31 Aralık 2007

İyi Seneler


Herşeyin gönlünüzce gerçekleştiği bol futbollu nice mutlu senelere..

2007'nin Ardından -2-


Armin Veh, çalıştırdığı Alman takımı Stuttgart'ı 1992 yılından bu yana ilk kez lig şampiyonluğuna taşıdı.

30 Aralık 2007

Ayrı Şehirlerde Aynı Çarpar İki Yürek



Biz birbirimize aslında her aşıktan daha yakınız.
Belki ayrı şehirlerdeyiz,
Ama her gece aynı mehtapta buluşur,
Yağmur yağarsa, çıkar,
Aynı yağmurun altında ıslanırız.
Bu aşkı ancak biz biliriz.
Şiirleri güvercinlerin kulağına fısıldar,
Mektupları suya yazarız.
Biz belki ayrıyız,
Ama her gün aynı geceyi sabahlarız.

Gelip Geçenler -2- : Adrian Knup


Karlsruhe'den geldi Galatasaray'a. Türkiye'ye gelen gol yüzdesi en yüksek futbolcuydu zamanında. Ayrıca 94 ABD Dünya Kupası ve Euro 96'da İsviçre Milli Takımı'nın kadrosunda iyi işler yapmıştı. Türkiye liginde tek golünü Zeytinburnu'na attı. Bir de Kupa Galipleri Kupası'nda Constructorul'a iki maçta birer golü vardı. Geldi istatistiklerini altüst edip gitti. En son duyduk Sat 1 de futbol yorumculuğu yapıyormuş.

2007'nin Ardından -1-


Zenit St. Petersburg kulübü, 1984 yılında kazandığı Sovyet şampiyonluğunun ardından ilk kez Rusya Birinci Ligi şampiyonu oldu.

R10


Ronaldinho R10 Serisi 'nin bu iki ürünü İstanbul Beyazıt'ta bir spor mağazasında görülmüştür meraklılarına duyurulur..

Coming Soon : Ahmet Çakar vs Gürcan Bilgiç


18 Eylül 2007 Saat : 03:36

6 Pas

Gürcan Bilgiç : Diatta mevkisinde Türkiye'ye gelen en iyi yabancılardan birtanesidir.
Ahmet Çakar : Beyler kayda geçelim.. Bi daha söyle abi bunu sana koz olarak kullanacağım..


29 Aralık 2007

Beşiktaş , sezon başında transfer ettiği Senegalli oyuncu Lamine Diatta ile karşılıklı anlaşarak, sözleşmesini feshetti.

Ahmet Çakar ilk programda patlatır artık bombayı bize de izlemek düşer..

29 Aralık 2007

Futsal'ın Kralı : Falcao

Tribün Dediğin -3-

10 Numara Açıklama


Sergen Yalçın şöyle buyurmuş : "Roberto Carlos, Delgado ve Alex iyi oyuncular ancak, Lincoln'ün yıldız olduğunu düşünmüyorum. Brezilya Milli takımı forması giymemiş bir 10 numara yıldız olamaz" ..16 sene 8 farklı takım gece hayatı, futbolun ikinci planda kaldığı durumlar.. Halbuki biraz istikrar biraz çalışma ile o yeteneği şu anda tüm dünya konuşuyor olabilirdi. Ama Sergen tercih etmedi o yolu. Kendi tercih etmediği gibi tercih edenlere de dil uzatıyor.Bende buyuruyorum : " Senelerce 10 numara giydin ama Türkiye harici bir Avrupa liginde forma giymemiş bir 10 numara yıldız olamaz"

Haftasonu Futbol Ekranı


29 Aralık Cumartesi
17:00 Chelsea - Newcastle United (Fox)
17:00 Celtic - Gretna (Business)
19:20 Coventry City - Ipswich Town (Business)

30 Aralık Pazar
13:30 VVV Venlo - Ajax (Business)
15:30 PSV Eindhoven - NAC Breda (Business)
18:00 Manchester City - Liverpool (Fox)

*

28 Aralık 2007

Bilmem Hatırlar Mısın -5- : Ulrich Van Gobbel


Florya'da herhangi bir idman.. Top kenara doğru gelmekteydi. İkili mücadele eden Galatasaraylı futbolculardan iri yarı olan siyahi futbolcu kalabalığın üzerine doğru geldi pozisyon gereği.Kalabalık şöyle bir açıldı korkudan sakata gelmeyelim diye. İşte Van Gobbel' le en yakın münasebetim o zaman olmuştu. Sonra araya mesafeler girdi.96 yılında Galatasaray'dan Southampton'a yine bir yıllık bir macera ve ardından geldiği yere Feyenoord'a gitti ta ki 2002 senesine kadar. Fakat futboldan istediği parayı kazanamamış olacak ki krediyle araba alıp satmış ve kredileri ödememiş. 4 aylık hapis cezasına çarptırılmış fakat bulunamıyormuş, polis peşindeymiş.

Alex Cooper


Bir önceki posttakini hadi beceremiyor ülkemiz klüplerimiz bari bunu yapsınlar. Liverpool 16 yaşında ki kanat oyuncusu Alex Cooper ile €150,000 ücrete 2011 yılına kadar sözleşme imzaladı. İskoçya'nın alt liglerinde ki Ross County FC takımdan transfer edilen Cooper'ın babası da Abeerdeen 1983 yılında UEFA Kupası'nı kazanan kadrosunda bulunan eski bir futbolcu. İzleriz birkaç seneye kalmaz Premier League'de artık kendisini, 32 yaşını aşmış Avrupa'da zamanında isim yapan futbolcuların cenneti olmaya yol alan ligimize nispet.

Altyapının Önemi


2007 yılında belli yaş gruplarında ki milli takımlara yönelik düzenlenen turnuvalarda alınan sonuçlar şöyle..

UEFA European Under-17 Championship (Belgium)
Winners: Spain
Runners-up: England
Semifinalists: Belgium, France

UEFA European Under-19 Championship (Austria)
Winners: Spain
Finalists: Greece
Semifinalists: France, Germany

FIFA U-17 World Cup (Korea Republic)
Winners: Nigeria
Runners-up:: Spain
Third: Germany
Fourth: Ghana

FIFA U-20 World Cup (Canada)
Winners: Argentina
Runners-up: Czech Republic
Third: Chile
Fourth: Austria



Görüldüğü üzere İspanya 4 turnuvada 2 kupa alarak ve 3 ünde final oynarak göze çarpan bir başarıya imza attı. Demek ki neymiş kaliteli lig, her maçta üstün mücadele düzeyi Avrupa'da başarı altyapıya önem vermekle geliyor.Genç yetenekleri adam akıllı yetiştirince de başlıyorsun meyvelerini toplamaya erkenden. Olanaklar imkanlar illa ki farklıdır ama biraz da olsa altyapıdan gelen adama önem verilse fena mı olur. Aydın Yılmaz,Ferhat Öztorun,Mehmet Sedef bir dönem parladılar şimdi nerelerdeler.

27 Aralık 2007

Tribün Dediğin -2-

Abbas Yolcu

İspanyol basını Ronaldinho'yu çoktan ışınladı ama nereye olduğunda hem fikir değiller henüz , şu an için ikiye ayrılmış durumdalar Milan ve Chelsea bakalım kim tutturacak..

We Are All Kargbo

Haftasonu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ikinci Eto'o vakası yaşanmış. Türkocağı-Gönyeli maçı sırasında Türkocağı taraftarları, lider Gönyeli'nin Sierra Leoneli oyuncusu Jamil Kargbo'ya hakaretler yağdırmış. Seyircilerin ırkçı protestosuna uğrayan Jamil Kargbo, oyunu yarıda bırakmak istemiş. Göz önünde bulunan Eto'o ya bunlar yapıldığında herkesler tepki göstermiş hatta Beşiktaş tribünleri bile bu konuyla ilgili pankart açmışlardı. Şimdi olay yavru vatanda göz önünde olan popüler bir lig de değil , geçtim herkesleri bakalım ülkemizde kimler görecek bu olayı tepkisini verecek.

Unutulmayanlar : Cevad Prekazi


Bir serbest vuruş söz konusuysa hele de sol kanattaysa.. Gerilmeden sert frikik nasıl kullanılır diye merak alırdı insanı her seferinde.. Sevmezdi tekmeliği o incecik bacaklara bir de tekmelik fazla gelirdi.. 15 Mart 1989 tarihinde Köln'deki Monaco- Galatasaray maçının 61. dakikasında 37 metreden bir füze yolladı sonu ağlarda biten hafızalardan silinmeyen..

"Topun canı vardır, bazen canı kaleye girmek istemez.."

26 Aralık 2007

Tribün Dediğin -1-


Bu sene ki maçta ki mesajdan sonra o günlerin değerini anlarlar umarım..

Bir Emre Gelir Bir Emre Gider


Ismael Bouzid'den umudun kesildiği şu günlerde defansa taze kan takviyesi yapılmış Galatasaray'da Emre Güngör. Kendisini çok dikkat ederek izlemedim ama Song veya Servet'i kesebilecek kapasitede olsaydı bugüne kadar biryerlerde karşımıza çıkardı illa ki. Gencecik çocuğu almışlar kulübeye hapsedecekler. Sonra kiralık falan verirler birine milli takımda oynayan yeni Ankarasporlu Emre'ye yaptıkları gibi.Eldekini gönder altyapıdakini kullanma para çok nasıl olsa dağıt dağıtabildiğin kadar.

Recep Abi

25 Aralık 2007

Seni Beklediğim Kadar


Üniversiteli delikanlı kolejli kıza, bir voleybol maçında rastladı. Okul salonundaydı maç. Tribünsüz, minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..
Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandığını, fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi daha hissetti. Uzun bir zamandan beri maçı değil, o güzel kızı izlediğini..
Kız servis atarken hemen önünden geçti. Göz göze geldiler..
Kız gülümsedi.. Delikanlı, çok popülerdi o yıllar. Kız onu tanımış olmalıydı. Kim bilir, belki kız da ondan hoşlanmıştı..
Belki de, delikanlı öyle olmasını istediği için, ona öyle gelmişti.
Set değişip, takım karşıya gidince, delikanlı da yerini değiştirdi, o da karşıya gitti.. Üçüncü sette, tekrar eski yerine döndü.. Kız da gidiş gelişleri fark etmişti galiba.. Bir defa daha gülümsedi. Manidar.. "Anladım" der gibi bir gülümseyişti bu.
Delikanlı o hafta boyu hep bu dünyalar şirini kızı düşündü.. Pazar günü, sabahın köründe kalktı, erkenden oynanacak maçı, ne maçı canım, o dünyalar şirini kızı görmek için..
Delikanlı artık kızın hiçbir maçını kaçırmıyordu.. Dahası.. Ankara Koleji'nin her dağılış saatinde, okulun civarında oluyordu, onu bir kez daha görmek için.. Karşılaştıklarında, hafif çok hafif bir gülümseme, çok minik bir baş eğmesi ile selamlaşır olmuşlardı..
Bir defasında, yaptığına sonra kendisi de günlerce güldü.. O gün gene tesadüfmüş gibi, okul dağılımı kızın karşısına çıkmış, gülümseyerek selamlamış, sonra arka sokaklara dalıp, yıldırım gibi koşarak, bir blok ötede gene karşısına çıkmıştı.. Kız bu defa, iyice gülmüştü.. Karşısında, sözüm ona ağır ağır yürüyen, ama nefes nefese delikanlıyı görünce..
Delikanlı, voleybol takımının kaptanını iyi tanıyordu. Arkadaştılar. Sonunda bütün cesaretini topladı, kaptana açıldı.. O kızdan fena halde hoşlanıyordu. Galiba kız da ona karşı boş değildi. Bir yerde, bir şekilde tanışmaları gerekiyordu.. O zamanlar, bu işler böyle oluyordu çünkü.. Kaptan "Tabii" dedi.. "Bu hafta sonu güzel bir konser var. Biz onunla gitmeye karar vermiştik zaten. Sen de gel. Hem konseri birlikte izleriz, hem de, tanışırsınız.."
"Mutluluk işte bu olmalı" diye düşündü delikanlı.. "Mutluluk işte bu.."
Ve konser gününe kadar geceleri hiç uyuyamadı..
Konser günü de hiç ama hiç unutmadı.. O ne heyecandı öyle..
Konserin verildiği sinemanın kapısında tanıştılar.. El sıkıştılar.. O güzel ele dokunduğu anı da hiç unutmadı delikanlı.. Kaptan, salona girdiklerinde, ustaca bir manevra daha yaptı. Delikanlı ile dünyalar şirini kız, yan yana düştüler.
İnanamıyordu delikanlı.. Onunla nihayet yan yana oturduğuna, onun sıcaklığını hissettiğine, onun nefesini duyduğuna inanamıyordu.. Biraz önce, tanışırken tuttu el, bir karış ötesinde öylesine duruyor, delikanlı, sahnede dünyanın en romantik şarkısı söylenirken. O an dünyanın bütün şarkıları, dünyanın en romantik şarkısıydı yao eli tutmak için öylesine büyük bir arzı duyuyordu ki içinde.. Ama uzatamıyordu işte elini.. her şey böyle iyi giderken, yanlış bir hareketle, onu ürkütebileceğinden, incitebileceğinden öylesine korkuyordu ki..
Sonunda dayanamadı, sanki kolu uyuşmuş gibi, uzandı.. Kolunu kızın koltuğunun arkasına koydu.. Kızın omzuna değil.. Koltuğunun üzerine.. Sonra kız arkaya yaslandı.. Birkaç saç teli, delikanlının elinin üzerine dokundu..
Kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu artık genç adamın.. Dünyalar şirini kızın saçları eline dokunuyordu çünkü..
Konserden çıkarken, kız, şakalaştı..
"Sizi her maçımızda görüyoruz. Alıştık nerdeyse.. Yarın Adana'da maçımız var.. Gözlerimiz sizi arayacak.."
Hayır, aramayacaktı.. Delikanlı o anda kararını vermişti çünkü... Cebinde onu otobüsle Adana'ya götürüp getirecek, hatta öğle yemeğinde bir de Adana kebap yedirecek kadar para vardı..
Gece yarısı kalkan otobüse bindi.. Sabah erkenden Adana'ya indi. Maç saatine kadar başıboş dolaştı. Salona erkende girdi, en ön sıraya tam servis köşesine en yakın yere oturdu..
Takımlar sahaya çıkarken, salondaki en heyecanlı seyirci oydu. Maç falan değildi sebep tabii.. İlk sette kız farkında bile değildi onun.. Nerden olsundu ki.. İkinci sette öbür tarafa gittiler.. Döndüklerinde, üçüncü sette kız fark etti delikanlıyı.. Yüzünde çok ama çok şaşkın bir ifade, biraz mutluluk, biraz da gurur vardı sanki.. Ankara'nın hele Kolej'de çok popüler bu delikanlısının onun için ta oralara geldiğini bilmenin gururu..
Maç bitti. Kız soyunma odasına, delikanlı garajlara gitti. Tek kelime konuşmadan.. konuşmaya gelmemişti ki.. "Kız keşke orda olsaydın" demişti. O da olmuştu işte.. Hepsi o..
Ona o kadar çok şey söylemek istiyordu ki aslında..
Bir gün üniversite kantininde gazete okurken, iç sayfalarda bir şiire rastladı. Daha doğrusu bir şiirden alınmış, bir parça dörtlüğe..
Söylemek istediği her şey bu dört satırda vardı sanki..
Bembeyaz bir karta yazdı o dört satırı.. Öğleden sonrayı zor etti, Kolej'in önüne gitmek için.. Kızın karşıdan geldiğini gördü. Koşarak yanına gitti. "Bu sana" diye kartı eline tutuşturdu ve kayboldu ortadan.. Kız, Necip Fazıl'ın dört satırını okurken..
"Ne hasta beklerdi sabahı
Ve ne geç ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar!.."
Ertesi gün öğleden sonra, tarif edilemez heyecanlar içinde Kolej'in önündeydi gene..
Kız karşıdan geliyordu.. Bu defa yanında arkadaşları yoktu. Yalnızdı.. Yaklaştığında işaret etti delikanlıya..
Gözlerine inanamadı genç adam.. Onu yanına mı çağırıyordu yoksa..
Evet, çağırıyordu işte..
Kalbinin duracağını sandı, yaklaşırken..
"Sana bir şeyler söylemek istiyorum" dedi kız.. O da heyecanlıydı, belli. "Bak iyi dinle.. Dünkü satırlar için çok teşekkürler.. Herhalde hissettin, ben de senden hoşlanıyorum. Ama senden evvel tanıdığım birisi daha var. Ondan da hoşlanıyorum ve henüz karar veremedim, hanginizden daha çok hoşlandığıma.. Ve de şu anda, onu terk etmem için bir sebep yok."
"O zaman karar verdiğinde ve de eğer seçtiğin ben olursam, hayatında başka kimse olmazsa, ara beni" dedi, delikanlı.. İkiletmeden..
Ayrıldı kızın yanından.. bir daha voleybol maçına gitmeden, bir daha voleybol maçına gitmeden, bir daha okul yolunda önüne çıkmadan.. Bir daha onu hiç görmeden.. Yıllarca sonra Levent'in söyleyeceği şarkıdaki Sezen'in sözlerini, o, o zamanlar biliyordu sanki. Aşk onurlu olmalıydı..
Günlerce, haftalarca, aylarca bekledi.. Tıpkı, kıza verdiği o dörtlükteki gibi bekledi.. Hastanın sabahı, şeytanın günahı beklediği gibi bekledi.. Heyecanla bekledi. Hırsla, arzuyla bekledi. Umutla, umutsuzlukla, bekledi. Bazen öfkeyle bekledi.. Ama bekledi.. Başka hiç kimseye bakmadan, başka hiç kimseyi bulmadan bekledi.
Bir gün bir şiir antolojisinde şiirin tamamını buldu.. İki dörtlüktü şiir.. İlki kıza verdiği.. Bir ikinci dörtlük daha vardı o kadar..
O dörtlüğü de bir kartın arkasına dikkatle yazdı.. Cebine koydu..
Bekleyiş sürüyor, sürüyordu.. Okullar kapandı, açıldı.. Aylar, aylar geçti.. Bir gün delikanlı kızı aniden karşısında gördü..
"Günlerdir seni arıyorum" dedi.. "Günlerdir seni arıyorum.. İşte sana haber.. Artık hayatımda hiç kimse yok!.."
"Yaa" dedi delikanlı.. "Yaa" dedi sadece.. Kalbi heyecandan ölesiye çarparken, aylardır ölesiye beklediği an gelip çatmışken, ağzından sadece bu ses çıkmıştı.. "Yaaa!.."
Cebinde artık iyice eskimiş kartı uzattı kıza..
"Sana bir şiirin ilk dörtlüğünü vermiştim ya bir gün" dedi.. "Bu da sonu onun.."
sonra yürüdü gitti, arkasına bakmadan.. Kız ikinci dörtlüğü, oracıkta okurken..
"Geçti, istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni.
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme artık neye yarar!.."

*

Ronaldo ve Mehmet Topuz İle İlgilenmiyoruz

Fenerbahçe yönetimi resmi siteden Ronaldo ve Mehmet Topuz ile ilgilenmediklerini açıklamış.



Hazır olun devre arasında 2 side geliyor demektir.

24 Aralık 2007

Gelip Geçenler -1- : Ion Lutu


98 yılında büyük umutlarla gelen umutları kısa sürede tüketen olmuştur kendisi. Kısacık boyundan başka bişeyini hatırlamıyorum şahsen. 2 sene önce Kazakistan'ın FC Kairat Almaty takımında da top koşturmuş ama şimdilerde nerelerde ne yapıyor bilen varsa çıtlatıversin bir zahmet..

Çalımla Adam Sakatlamak


İnter-Milan derbisinde ilk yarının sonları yaklaşırken Kaka topu alıyor sağ kanada yakın ceza sahasına doğru süzülüyor. Önünde Walter Samuel tersine çalımlarla yatırıp yatırıp kaldırıyor en son yatırdığında kalkamıyor Samuel. Sedyeyle terkederken sahayı yerine Materazzi giriyor.

Sonradan öğreniyoruz yapılan kontroller sonucunda büyük ihtimalle sezonu kapattığını Samuel'in , tekrar maç esnasında dökülen kelimeler çıkıveriyor ağızdan: "Adam çalımlayarak sakatladı be"

Ricardo Izecson Santos Leite Kaka


Yılın en iyi futbolcusu ödülünü kazanan Kaka önümüzdeki günlerde Milan ile sözleşmesini yenileyerek 2013 yılına kadar uzatacak.Kaka ayrıca sezon sonunda futbolu bırakacağını açıklayan Paolo Maldini'den kaptanlık pazubandını da devralacak.

Hasta Çorbası Tasta

İlk Yarının Ardından

Süper Lig'de17 hafta boyunca yapılan 153 maçta toplam 379 gol atılırken, maç başına düşen gol sayısı 2.48, hafta başına düşen gol sayısı da 22.29 olarak gerçekleşti. 30 golle 16. haftasında bu yarının en yüksek gol rakamına ulaşılan ligde, devrenin en farklı skorlu galibiyetini, 5. haftada Galatasaray, Konyaspor'u İstanbul'da 6-0 yenerek elde etti. Ligin 10 haftasında ise futbolseverler yalnızca 17 gol izleyebildi. Ligin 5. haftasında 4-3'lük Gaziantepspor-Kayserispor maçı, 7 golle ilk yarıda en çok gol atılan karşılaşma oldu.

Bu yarıda en fazla liderlik koltuğunda oturan takım Galatasaray'dı. Tam 14 hafta zirvede kalan Galatasaray'ın yanısıra, ilk yarıyı averajla lider tamamlayan Sivasspor da 3 hafta zirve keyfi yaşadı.

Gol krallığı yarışmasında, Fenerbahçeli Semih ve Trabzonsporlu Gökdeniz, 10'ar golle ilk yarıyı zirvede kapadılar. Bu futbolcuları, 8'er golle Beşiktaşlı Bobo, Vestel Manisasporlu Holosko, Gaziantepsporlu De Nigris ve Sivassporlu Mohamed Ali, 7'şer golle de Denizlisporlu Yusuf, Kayserisporlu Gökhan, Sivassporlu Mehmet Yıldız ve Konyasporlu Murat Hacıoğlu izliyorlar.

En Çok Görülen Skor: 2-1 (30)

Diğer Skorlar: 1-0 (28), 2-0 (25), 1-1 (20), 0-0 (13), 3-2 (9), 2-2, 3-1 (8), 4-1 (4), 4-0, 4-2 (2), 3-0, 5-1, 6-0, 4-1 (1)

En Fazla Beraberlik Görülen Hafta: 4. hafta (6)

Beraberlik Görülmeyen Hafta: 7. hafta

Deplasmanda En Farklı Skorla Galip Gelen Takım: Vestel Manisaspor (11. haftada Çaykur Rizespor'u 4-1 yenerek)

Kendi Sahasında En Farklı Skorla Galip Gelen Takım: Galatasaray (5. haftada Konyaspor'u 6-0 yenerek)

Evsahibi Takımların En Başarılı Olduğu Hafta: 7. hafta (9 galibiyet: 27 puan)

Deplasman Takımlarının En Başarılı Olduğu Hafta: 2. hafta (4 galibiyet, 1 beraberlik, 3 yenilgi: 13 puan)

Deplasman Takımlarının Galip Gelemediği Haftalar: 4., 7. ve 8. haftalar

Evsahibi Takımların En Başarısız Olduğu Hafta: 6. hafta (3 galibiyet, 3 beraberlik, 3 yenilgi: 12 puan)

En Fazla Galip Gelen Takım: Sivasspor (12)

En Az Galip Gelen Takımlar: Ankaraspor, Kasımpaşa (2)

En Fazla Berabere Kalan Takım: Kayseri (8)

En Az Berabere Kalan Takım: Sivasspor (1)

En Fazla Yenilen Takım: Kasımpaşa (12)

En Az Yenilen Takım: Galatasaray (1)

En Fazla Gol Atan Takım: Fenerbahçe (30)

En Az Gol Atan Takım: Kasımpaşa (13)

En Fazla Gol Yiyen Takım: Kasımpaşa (32)

En Az Gol Yiyen Takım: Galatasaray (12)

Kendi Sahasında En Başarılı Takım: Sivasspor (9 maçta 9 galibiyet: 27 puan)

Kendi Sahasında En Başarısız Takım: Kasımpaşa (8 maçta 1 galibiyet, 2 beraberlik, 5 yenilgi: 5 puan)

Deplasmanda En Başarılı Takım: Beşiktaş (9 maçta 6 galibiyet, 1 beraberlik, 2 yenilgi: 19 puan)

Deplasmanda En Başarısız Takımlar: Ankaraspor (9 maçta 3 beraberlik, 6 yenilgi: 3 puan), İstanbul Büyükşehir Belediyesi (8 maçta 3 beraberlik, 5 yenilgi: 3 puan)

Deplasmanda En Fazla Galip Gelen Takım: Beşiktaş (6)

Deplasmanda En Az Galip Gelen Takımlar: Kayserispor, Ankaraspor, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (0)

Deplasmanda En Fazla Berabere Kalan Takım: Kayserispor (6)

Deplasmanda En Az Berabere Kalan Takımlar: Beşiktaş, Sivasspor, Vestel Manisaspor, Gaziantepspor, Ankaragücü, Konyaspor, Kasımpaşa (1)

Deplasmanda En Fazla Yenilen Takım: Kasımpaşa (7)

Deplasmanda En Az Yenilen Takım: Galatasaray (1)

Deplasmanda En Fazla Gol Atan Takım: Vestel Manisaspor (14)

Deplasmanda En Az Gol Atan Takım: Konyaspor (4)

Deplasmanda En Fazla Gol Yiyen Takımlar: Vestel Manisaspor, Kasımpaşa (19)

Deplasmanda En Az Gol Yiyen Takım: Galatasaray (7)

Kendi Sahasında En Fazla Galip Gelen Takım: Sivasspor (9)

Kendi Sahasında En Az Galip Gelen Takım: Kasımpaşa (1)

Kendi Sahasında En Fazla Berabere Kalan Takım: Bursaspor (5)

Kendi Sahasında En Az Berabere Kalan Takım: Sivasspor (0)

Kendi Sahasında En Fazla Yenilen Takımlar: Gençlerbirliği, Kasımpaşa (5)

Kendi Sahasında En Az Yenilen Takımlar: Sivasspor, Fenerbahçe, Konyaspor, Galatasaray, Kayserispor, Ankaragücü (0)

Kendi Sahasında En Fazla Gol Atan Takım: Fenerbahçe (21)

Kendi Sahasında En Az Gol Atan Takım: Gençlerbirliği OFTAŞ Spor (6)

Kendi Sahasında En Fazla Gol Yiyen Takım: Gençlerbirliği (14)

Kendi Sahasında En Az Gol Yiyen Takım: Sivasspor (3)

23 Aralık 2007

El Clasico | Barca : 0 R. Madrid: 1


# Gol 36. dakika da Baptista'dan geldi.
# Barca Messi'nin eksikliğini fazlasıyla hissetti.
#Ronaldinho çözülmüş adam bile zor geçer olmuş defans oyuncuları bulmuşlar onun da taktiğini.
# R.Madrid çok güzel kontralara kalktılar farkı arttırsalar şaşırtıcı olmazdı.
# Top istemedi mi girmiyor iki tarafta kaçmayacak şeyler kaçırdı.
# R. Madrid defansı enfes motive olmuş harika oynadılar.

Geçmişten Günümüze El Clasico

Barcelona 2 - Real Madrid 2

3 Nisan 1932


Barcelona 2 - Real Madrid 2

6 Mart 1955


Real Madrid 0 - Barcelona 5

16 Şubat 1974



Real Madrid 2 - Barcelona 2

26 Haziran 1983




Real Madrid 5 - Barcelona 0
7 Ocak 1995


Real Madrid 2 - Barcelona 0

7 Aralık 1996


Barcelona 3 - Real Madrid 3

10 Mart 2007

il derbissimo : Nerazzurri 2 - Rossoneri 1



Milan öne geçmesine rağmen Inter'ın temposuna ayak uyduramayarak skoru koruyamadı ve İnter'e 2-1 yenildi...

Goller:

18' Pirlo 0-1
36' Cruz 1-1
63' Cambiasso 2-1

Bilmem Hatırlar Mısın -4- : Thomas Gravesen


Danimarka'nın orta sahasının hırslı isimlerinden olan Thomas Gravesen Real Madrid ve Celtic maceralarından sonra tüm o artık Galatasaray'da iddialarına rağmen kürkçü dükkanı Everton'a kiralık olarak geri döndü..Tek bir farkla artık ilk 11 de değil ikinci yarının son 20 dakikasında sahada oluyor o da gerekirse..

Pozitif Romario


2 ay önce takımın Vasco de Gama’nın Palmerias ile oynadığı lig maçı sonrası doping testi pozitif çıkan Romario, Brezilya'nın en üst spor mahkemesinden 120 gün futboldan men cezası aldı. Testin pozitif çıkmasına saç dökülmesine karşı kullandığı ilaçta ki bir madde sebep olmuş.

Unutulmayanlar : Tugay Kerimoğlu

Hep sessiz ve derinden ilerledi o. Sade fazla göz önünde olmadan. Sadece dikkatlice takip edenler hissederdi onun o aykırı duruşunu. Formasının ön tarafı dışardaydı hep, onun göğüs istopunu izleyebilmek için top hep havadan oynansın isterdi onu takip edenler, güçlü bir iradesi vardı. Belkide Avrupa'da ki en istikrarlı Türk futbolcusu ünvanını elinde bulundurmasına da etkendi bu güçlü irade. Türkiye'de ayağında çok top tutuyor diye topa tutulsa da defalarca şimdi 37 yaşında Premier Lig'de top koşturuyor hala Blackburn Rovers forması altında. Bir ara gelir en son 1 senede yuvasında oynar öyle bırakır futbolu diye hayaller kurardık ama artık Sami Yen'de yapılacak bir Galatasaray-Blackburn jübile maçına bile razıyız..

Cevat Prekazi:
"Onu Derwall’e ben önerdim. Paf’ta oynuyordu. Derwall’e gittim ve dedim ki: "Alın hocam size futbolcu. Bu adamı kale dışında her yerde oynat. Bu çocuk her yerde oynar." Şimdi bakın 37 yaşında hala premier lig’de oynuyor. Krallar gibi futbol oynuyor. Her şeyi benden öğrendiğini söylüyor. Evet, onu hep ben çalıştırırdım. "

Kıroyum Ama Para Bende

Novo 2010'a kadar Rangers'da

2004 senesinde Dundee'den Rangers'a gelen Nacho Novo Rangers'la olan sözleşmesini 2010 yazına kadar uzatmış.Novo'nun şu ana kadar 96 lig maçında 29 golü bulunuyor.

Bir Garip Tepe : Aslantepe


Soğuk çarşamba gecesinde Fransızların geçeceği bir kıyakla üst tura kalma hayalleri yaparken store da ne var ne yok bahanesi bir yana sıcaklığından yararlanmak amacıyla attık kendimizi kapısından içeri..Anladığımız kadarıyla yalnız değildik. Biraz ilerideki kalabalığın yanına yaklaşınca karşılaştık onunla : Aslantepe maketi.. Şöyle bir baktım herkesin suratında bir etkilenmişlik vardı makete gözümü kaydırdım neden Olimpiyat Stadı canlandı gözümde bilmiyorum ama inşallah yanılırım tekrar o çileleri çekecek çok adam tanımıyorum..

Seni Sevmek



Yeniden doğmak gibi seni sevmek
Ve yaşamın her anında seni düşlemek
Geceler boyu seni düşünmek
Her güzel şeye seninle gülmek
Zorluklara elele yürüyebilmek
Bekleyebilmek ve beklenmek
Gözlerin kapalıyken bile görebilmek
Hep senle yaşamak gibi seni sevmek...

Bilmem Hatırlar Mısın -3- : Victoria Mendez



14 numarayla girdi hayatımıza.. Sol bekte ufak tefek bişeydi. Hızlı girdi Türk futboluna birden dikkat çekti.1980 doğumluydu gencecikti geldiğinde Türkiye'ye herkes Galatasaray uzun süre solbekte sorun çekmez dedi. Sonra birden Rize'de buluverdi kendini.. Bir Fenerbahçe maçında çift sarı kart görmesine rağmen oyundan atılmamasıyla gündeme gelse de umduğu gibi olmadı herşey Türkiye'de.. Yine de oynadı topunu Rize'de istikrarla.. Şimdilerde kulağıma çalındı yine ismi Müslüman olmuş devre arasında da sünnet olacakmış.. İçimizden biri Victoria..

22 Aralık 2007

Bazı Gerçekler Değiştirilemez

El Clasico'ya Saatler Kala



Her şey yazılsa her şey konuşulsa da sahaya çıkacak olan 22 kişi belirleyecek olan neticeyi.. İlk düdük ve son düdük arasında olacaklar için nefesler tutuldu bekleme moduna geçildi.. İki takım taraftarları harici tüm futbolseverlerin ortak dileği heyecanlı güzel bol gollü zevkli bir maç...

17 Aralık 2007

Şehir Dediğin





şehir dediğin hatırlatmalı adama bir şeyler,
ışıklarında parlamalı giden sevgilinin gözleri,
sisinde kaybolmalı uzaklaşan gençliğin,
anan baban şehrin kokusunda gelmeli kalbine,
şehir dediğin adama işlemeli,
nakış gibi, örümceğin ağı gibi,
nefesinde kokmalı şehrin havası,
gözünde yaş olmalı denizinin tuzu
uğultusu kulaklarında ninni olmalı
koşuşturmacasında ritim tutmalı kalbin,
şehir dediğin adama aşk gibi vurmalı
sevgili olmalı ısıtmalı güneşi avuçlarını,
doğum sancısı gibi ansızın acı esmeli rüzgarı,
esen rüzgarı dudaklarına dokunmalı,
ilk öpüşmenin lezzetinde titretmeli yüreğini.
şehir dediğin adamı adam yapmalı.....

09 Aralık 2007

Altın Çocuk Aguero



İtalyan Tuttosport dergisinin, her yıl geleneksel olarak verdiği ‘Altın Çocuk' ödülünün bu seneki sahibi Atletico Madrid'in Arjantinli yıldızı Sergio Aguero oldu.

Avrupa'da top koşturan ve 21 yaşını doldurmamış futbolculara verilen ödülü kazanan Aguero, Arjantin'in 20 yaş altı Dünya Şampiyonu olmasında büyük rol oynamıştı. Kanada'da düzenlenen turnuvayı 6 gol – 4 asistle tamamlayan 19 yaşındaki oyuncu, altın ayakkabı ve altın top ödülünün de sahibi olmuştu.

Atletico'nun bu sezon ligdeki en büyük kozu olan Aguero, geride kalan 14. haftada ise 7 kez fileleri havalandırdı.

Bu ödülü geçen sene İspanyol Cesc Fabregas, 2005 yılında ise Lionel Messi kazanmıştı.

Turkuaz Forma



Yeni muhteşem deplasman formamız subsidesports da satışa sunulmuş bile Turkuaz Milli Takım Forması üzerinde çok emek harcanan aylarca beklenen forma..

06 Aralık 2007

Derbide Duduk Fırat Aydınus'ta



Yükün ağır atmosfer ağır sende insanoğlusun hata yaparsın ama elinden gelenin en iyisini yap verme şu basına malzeme çık hakkını ver maçın gölge düşürme derbiye hakeden kazansın..