03 Ekim 2008

Stat Işıkları Konusu


Fenerbahçe-Dinamo Kiev maçının ardından da çok güzel konuşmuştu Uğur Meleke bu konu hakkında, fakat Mahmut Uslu istediği gibi anlamıştı. Uğur Meleke o üslubu kabullenememiş derdini, söylemek istediklerini ve Mahmut Uslu'nun yanlış verdiği bilgilerin doğrularını kaleme almış. İyi de yapmış herkes bilsin neyin ne olduğunu.


Esasında bu “stat ışıkları” bahsinin tekrar açılmasının lüzumu yoktu, denilebilecek her şey maç sonrası canlı yayınında söylenmişti... Ama iki gündür yazılanlar içinde eksik ve yanlış anlaşılmalar olduğunu gözlemlediğim için ben de bu konuya kısaca değinmek zorunda hissettim kendimi...
Özetle yaşananlar şöyle... Fenerbahçe-Dinamo Kiev maçı bitiş düdüğünün ardından biz Star’daki konuşmalarımıza başladık, Kadıköy’deki her müsabaka sonrasında olduğu gibi stat ışıkları çoktan sönmüştü. Tam sevgili Ertem Şener bana dönmüş ve tribün protestosunu sormaya başlamıştı ki, stat ışıkları bir anda yandı ve ister istemez sahaya doğru yöneldik hepimiz... O anda gördüğümüz şey, Başkan Aziz Yıldırım ve yönetiminin çimlerin üstünden karşıdan karşıya geçmekte olduğu idi...
Ben de şu meyanda bir cevap verdim Ertem Şener’e: “Bu statta oynanan her maçtan sonra yazarlar yazılarını, foto muhabirler fotoğraflarını karanlıkta geçmeye çalışıyor, sizler yayını karanlıkta yapıyorsunuz... Dünyanın hiçbir yerinde maçın bitiminden 5-10 dakika sonra stat ışıklarının sönüp insanların karanlıkta bırakıldığını görmedik. Bu durum, sadece Şükrü Saracoğlu’nda yaşanıyor. Ama medya mensuplarının sağlıklı çalışması için açılmayan ışıklar, başkan ve yönetim kurulu sahanın içinden geçecek diye tümüyle yanabiliyor. İşte bu sembolik hadise bile, bu kulübün benmerkezcil yönetim anlayışının küçük bir göstergesidir. Aynı anlayış, Zico’yu -büyük hoca değil-, Aurelio’yu -büyük futbolcu değil- gerekçeleri ile göndermiş, iki sezon içinde hem UEFA Kupası’nda hem de Şampiyonlar Ligi’nde tarihinin en üst noktasına gelmiş bir kulübü başa döndürmüştür...”
Bu konuşmaların hemen ardından muhabir arkadaşımız Senad Ok’un yanına gelip yayına bağlanmak isteyen Mahmut Uslu, benim stat ışıklarının Aziz Yıldırım tarafından kapatıldığını söylediğimi iddia etti... Ardından bizim kendisine konunun doğrusunu aktarma isteğimizi de reddedip, ışıkların kontrolünün UEFA’da olduğunu, meselenin doğrusunu UEFA yetkilisi Frank Reeneke’ye sorup öğrenebileceğimizi söyleyip muhabir arkadaşımızın yanından ayrıldı...
Esasında ben, stat ışıklarının yönetim tarafından kapatıldığını değil, açtırıldığını iddia etmiştim. Ama bu detayın çok kıymeti yok, velev ki stat ışıkları o anda tesadüfen yanmış olsun, biz yanılmış olalım.. Zaten Mahmut Uslu’nun esas üstünde durduğu konu, stat ışıklarının kontrolünün kimde olduğu ayrıntısı idi... Ertem Şener, bu meseleyi çarşamba günü UEFA yetkilisi Frank Reeneke’ye sordu ve ışıklarla UEFA’nın ilgisi olmadığı bilgisini aldı... Reeneke, yaşanan durumun tam aksine, UEFA’nın yayıncı partnerlerinin müsabakayı izleyicilere eksiksiz aktarmakla yükümlü olduğunu, ışıkların en az gece 01:00’e kadar açık tutulması gerektiğini ekledi...
***
Daha önce bu köşede Fenerbahçe Stadı’nda foto muhabiri arkadaşlarımıza yapılan haksız uygulamaya da değinmiştik. Fenerbahçe’nin Kadıköy’deki lig maçlarında müsabakanın başlamasına 5 dakika kalana kadar foto muhabirler sahanın köşesinde bir zincirin arkasında bekletiliyor, ancak başlama düdüğü yaklaştığında çizginin kenarına (görev yerlerine) geçmelerine izin veriliyor... Bu uygulama, Türkiye’nin başka hiçbir yerinde hiçbir statta olmadığı gibi, Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi maçlarında da yok! Yani ligde bir zincirin arkasında düdüğe 5 dakika kalana kadar bekleyen muhabirler, Ş.Ligi’nde 1 saat önceden sahanın kenarına gelip oyuncuların ısınmalarını veya teknik adamları fotoğraflayabiliyorlar...
***
Şükrü Saracoğlu, Türkiye’de en çok kombine kart sahibi izleyiciye sahip stattır. 52 binlik kapasitesi ve modern koşulları ile 2009 UEFA Kupası finaline ev sahipliği yapmayı da hak etmiştir... Bu stadın koşullarını bu noktaya taşıyan Fenerbahçe yönetiminin, bu küçük problemleri de çözeceğine inanıyoruz.
Herhalde şundan kuşku duymamalıyız: İtalyan, İspanyol veya İngiliz medya çalışanları, 20 Mayıs’ta Şükrü Saracoğlu’nda UEFA Kupası finali öncesi fotoğraf çekmek için bir zincirin arkasında beklemeyecekler, müsabaka sonrası yayınlarını da karanlıkta yapmayacaklardır. Öyleyse Türkler de, bu tutumu hak etmiyor...

Uğur Meleke/ Milliyet

Hiç yorum yok: