13 Temmuz 2010

Dünya Kupası'nın Ardından



Başlangıçta kafalarda soru işaretlerinin bolca olduğu bir organizasyondu. Ev sahipliğini Güney Afrika gibi alışılmadık bir yerin yapacak olması ve daha önce bu tarz büyüklükte organizasyon tecrübelerinin olmaması soru işaretlerinin başlıca kaynağını oluşturuyordu. Hummalı bir çalışma ile stadlar ve şehirler turnuvaya hazır hale getirildi. İlk düdükten son düdüğe kadar ufak tefek aksaklıklar yaşansa da Güney Afrika bu işin altından iyi kalktı ve kendini dünyaya tanıtma fırsatını iyi değerlendirdi. Dünya Kupası öncesi ve sonrası vuvuzela denilince insanlardan alınacak tepkinin karşılaştırılması bu değerlendirme için sanırım yeterli olur. Bugün futbolla ilgili, ilgisiz çoğu kişi vuvuzela denilince üstüne konuşabilecek derecede haberdar konudan. Tribünün verdiği anlık tepkileri takip etmekten keyif alan bizler için çok iç açıcı olmasa da 1 ay mecburen katlandık bu vızıltıya. Grup maçlarının keyifsiz geçmesi sebebiyle futbol adına konuşulacak pek bir şeyin bulunamaması da etkili oldu bu büyük düdüğün bu kadar dillere düşmesine. Bundan sonra tribün sesinin hakim olduğu, vuvuzelasız ilk maçta neler hissedeceğim çok merak ediyorum. Cin fikirli tüccarların tuzağına düşüp Türkiye'de vuvuzela ile maçlara gitmeye niyetlenenlere de seslenmek istiyorum, yok yere hırpalatmayın kendinizi. Daha fazla dağıtmadan konuyu dönelim Dünya Kupası'na. Kendi tamamen kendi kafama göre belirlediğim kategorilerde ufak bir değerlendirme yapacağım. Buyrun başlıyoruz...





En iyi takım : İspanya

Oynadıkları bilinçli sistemli futbolun meyvesini aldılar. La Liga'da David Villa, Xavi, Iniesta, Pedro resitalinin devamını heyecanla bekliyorum.İspanya ayrıca turnuvada ilk maçını kaybedip kupayı kazanan ilk takım ünvanına da sahip oldu. Bütün maçlarını 1-0 kazansalarda takım olmanın önemini birer birer turnuvaya veda eden yıldız oyunculara sahip takımlara canlı canlı gösterdiler.




En büyük hayal kırıklığı : Fransa ve İtalya

Domenech ile Fransa'nın başına gelecekleri az çok tahmin ediyorduk ama İtalya sürpriz çıktı aradan. Son Dünya Kupası'nın iki finalistinin ilk turdan vedası kuşkusuz turnuvanın en büyük hayal kırıklığı oldu.




En dikkat çeken takım : Gana

Muhteşem kondüsyonları bitmek bilmeyen mücadele arzularıyla turnuvanın en dikkat çeken takımı oldular. Genç bir takım olmaları sebebiyle biraz tecrübesizliklerine, biraz da şanssızlıklarına rağmen iyi mücadele ettiler. 2014 Dünya Kupası'nda daha büyük sürprizler yapacaklarına inanıyorum,



En iyi oyuncu : David Villa

Barcelona Dünya Kupası'ndan önce bu transferi bitirmekle çok akıllı bir iş yaptı. Şimdi hiç oynatmadan satmaya kalksa aldığı fiyatın en az iki katı eder. Forvet özelliklerinin yanında orta sahaya desteğiyle kanatları kullanmasıyla çok yönlülüğünü gösterdi.




En dikkat çeken oyuncu : Mesut Özil

Almanya'nın bütün maçlarında sahadaydı. Turnuva performansı 3 asist 1 gol. Almanya'nın sistemine şimdiden çok iyi adapte olmuş gözüküyor. O formayı kolay kolay kaptırmaz.




Turnuvanin unutulmazı : Ahtapot Paul Başkan ve Vuvuzela

Ahtapot Paul Dünya Kupası'nda yaptığı tahminlerde 8'de 8 yaparak unutulmazlar arasında yer buldu kendine. Ve tabiki sesi hala kulaklarımızı tırmalayan Vuvuzela'yı unutmak olmaz.




En güzel forma : Gana

Tamam burda objektifliği bir kenara koyalım duygularıma hakim olamıyorum. Gana'nın sarı kırmızı forması muhteşem ötesi.





En güzel gol : Hollandalı van Bronckhorst'un Uruguay maçında attığı gol ve ardından Uruguay-Almanya maçında Diego Forlan'ın gelişine attığı harika vole turnuvanın unutulmazları arasına giren goller.


İyisiyle kötüsüyle futbol dolu 1 ay geride kaldı. Önümüzdeki Dünya Kupası 2014'te Brezilya'da. Şu kupanın üzerine ne gelirse muhteşem hissettirecektir kendini. Fakat Brezilya'nın Dünya Kupası işte böyle olur dedirteceğine inanıyorum. Futbolla yatıp kalkan bir ülkeden bunu beklemez fazla lüks olmasa gerek.

Hiç yorum yok: