28 Ekim 2009

3 Boyutlu Maç Keyfi

Yer Meksika. Bu adamlar ise oturmuşlar America - Guadalajara maçını izliyorlar. Hem de 3D olarak. Stadyum havasını artık her yerde yaratabileceklerini savunuyorlar ve ekliyorlar: ' Şutların yüzünüze atıldığını hissedeceksiniz'.
HD yayının bile yeni yeni yayılmaya başladığı ülkemize bu uygulama ne zaman gelir bilinmez ama stadyum atmosferinin yerini hiçbir şey tutamaz bizce.

27 Ekim 2009

Bunuda Yalanlayın!




"Maçtan önce geldi önce ayağıma bastı ve sonra da tepki gösterdi. " Cristian denen kişilik abidesinin açıklamasına bak hele. Hala tahrik edici, hala iç gıcıklayıcı hareketlere devam etmekte ısrarlı gözüküyor. Milletin tüm ayrıntılarıyla gördüğü olayı aynı millete utanmadan yalan söyleyerek aktarıyor birde. Üstüne üstlük bu zatın bonservisini elinde bulunduran kulüp hiç utanmadan hiç sıkılmadan noktasına virgülüne dokunmadan yayınlayabiliyor bu açıklamayı resmi sitesinde. O haber yalandır, yok bu haber yalandır diye tekzipler yayınlıyorsunuz yayınlasanıza bu Cristian'ın yaptığı açıklama da yalandır diye madem bu kadar sütten çıkmış ak kaşıksınız.

Kamuoyuna duyurulur!...

10 Marado


Bir grup Meksikalı iş adamı tarafından hayata geçirilen 10 numara proje : Maradona Biraları. Meksikadan sonra açılmayı düşündükleri pazar tabiki de Arjantin.

26 Ekim 2009

Futbol Bu Mudur ? | FB: 3 GS:1


Futbol adına konuşulacak çok şeyin olduğuna inanmasam da adet yerine bulsun diye bir iki laf edebilirim. Fenerbahçe önde kurduğu defansıyla biz bu adamları ceza sahasına sokmazsak durduruz düşüncesini çok güzel uyguladı. Galatasaray'ın orta sahasındaki büyük boşluklarıda güzel değerlendirerek daha oyuna hakimmiş havası yaratsada maç sonundaki topla oynama oranları Galatasaray %56 Fenerbahçe %44 'tü. Fakat dediğim gibi Fenerbahçe Galatasaray'ı önde karşıladı ve Galatasaray topa hakim olmaktan öteye gidemedi. Bence dün gece futboldan önce konuşalacak daha önemli konular vardı. Maç daha ortada hiçbirşey yokken Cristian Baroni'nin maçın başlamasına daha çok dakikalar varken Arda'ya yaptığı saçma sapan hareketle zaten çığırından çıktı. Be adam sen 6 ay önce Galatasaray,Fenerbahçe, Arda, derbi mi bilirdin bu nesi durduk yerde. Hakem ilk hatasını bu noktada yaptı olay çıkaran iki ismi eğer ihraç etseydi belki de bu kadar gerilmeyecekti maç. Maçın öncesinde yaşanan bu stresten sonra o geceye dair güzel futbol ümitlerim tükenmiş bulunuyordu zaten. Acaba daha ne sıkıntılar çıkabilir olasılığını düşünmeye başladım olaydan sonra. Bir kere maçın 11-11 bitme ihtimali kalmamıştı, kırmızı kart kaçınılmazdı. Bu düşünceler hakemin düdüğüyle birlikte beynin tenha bir köşesine çekildiler haliyle.



Baros'un 1. dakikada gelen sakatlığının ciddiliğini Emre Belözoğlu'nun sık özürlerinden az çok idrak etsekte bu kadarını tahmin etmiyordum. 2 ay sahalardan uzak kalmasına maçın skorundan daha çok üzüldüm. Sonuçta Galatasaray'ın önünde bulunan Avrupa maçlarında kadroda forvet adına bulunabilecek iki isim var Nonda ve Cem Sultan belki bunlara ilave Elano'da oynabilir o pozisyonda. Forvet hattının alternatifsiz kalması önümüzdeki haftalarda Galatasaray'a sıkıntı yaratacaktır.





Alex'in golüyle biraz durulur gibi olan maç Keita'nın gözüne gelen cisimle tekrar eski havasını yakalayacağının sinyallerini vermeye başladı.Colin Kazım ileride tamamen karşısındaki rakibi sinirlendirilmekle görevlendirilmiş gibiydi. İkili mücadelelerde özellikle dikkat ettim karşısında Servet olsun Gökhan olsun topu izlerken Kazım rakibine bakıyordu ne yapabilirim diye topla hiç ilgisi yoktu. Maç hem tribünler hem futbolcular tarafından bu kadar gerilmesi için uğraş verilince de sonuç olarak istenmeyen olaylar ardı arkasını izledi.




Cristian'ın Arda'ya yumruğunu, Gökhan Gönül'ün Elano'ya çektiği el enseyi es geçen hakem nasıl becerdiyse Keita'nın Roberto Carlos'a yumruğunu görüverdi. Belkide sahada sadece futbol oynamaya çalışan ender isimlerden biri Keita kırmızı kartla oyundışı kaldı. Keita'nın yumruğu doğru muydu tabiki değildi fakat o da Roberto Carlos'un profesyonelliği.





Bunların arasında tabi bahsetmediğimiz hakemin yarılan kafası, yaralanan Lig TV kameramanı ve Leo Franco'ya tutulan lazer ışıkları ufak ayrıntılar olarak kalıyor maalesef. Erman Toroğlu en güzelini söylemiş dün gece, Bünyamin Gezer bu maçı tatil etmeden bitirdiyse ilerleyen günlerde Diyarbakır'da stadda savaş çıksa kimsenin maçı tatil etmeye hakkı yoktur. Değer mi bunca olaya, gerginliğe sadece 3 puan için. Sen sahada bunları yaparsan o taraftar çıkar dışarda meydan savaşıda yapar, birbirinide keser. Gidiş gelişte sıkıntı çeken, her ev sahibi olduğunda intikamını alır sürer gider asırlarca. Futbol mudur? Buysa eğer cidden izlemeye değmez...

Arsené ?


Haftasonu Premier Lig’de bir çeşit Londra derbisi vardı. Arsenal Upton Park’a konuk oldu. Herşey tipik bir Arsenal maçı görünümündeydi. 20’den fazla pas ile kaleye gelen, tek paslarla rakibi şaşırtan ve golü bulan Arsenal. Bu tam bir klasikti.

İlk devreyi de 2-0 önde kapattılar. Devre arası çayları tazelemeye mutfağa gittiğimizde bu maç farka gider dedik. Ama öyle olmadı. İkinci yarı rehavete kapılan bir Arsenal vardı. West Ham cephesinde ise taraftarla beraber ayağa kalkma eylemleri gözleniyordu. Carlton Cole yavaş yavaş tedirgin etmeye başladı. Nitekim 74’te golü buldu West Ham. Sonrasında ise beraberliğe razı olan Arsenal.

Maç böyleydi çok büyük bir sürpriz değil bu Premier Lig açısından. Fakat enteresan olan, Arsene Wenger’in maç sonu açıklamaları. Özetle ‘ Hakemin yüzünden kazanamadık ‘ dedi kendileri. Hakemin kararı doğru yanlış bu konuda uzmanlığımız yok fakat, Almunia ve Nasri kenarda otururken, yediğin gollerin sorumlusu kalecin kalesinde ve her pozisyonu umursamadan harcayan Arshavin de sahadaydı...

28 Ekim’deki Arsenal – Liverpool maçını merakla beklemekteyiz.

Savaş Bitti


Halk sığınaklardan çıktı.. Maç yazısı daha sakin kafayla bir ara..

25 Ekim 2009

Fırtına Öncesi Sessizlik



Ne mantıklı düşünebilmek, ne birşeylere karar verebilmek, ne de birşeyler yapabilmek mümkün. Bitsede toplasak herşeyi ufak ufak.

23 Ekim 2009

Hafta Sonu Futbol Ekranı


24 Ekim Cumartesi
13:30 Mersin İdman Yurdu-Kartalspor / D Spor
14:45 Wolves-Aston Villa / Spormax
16:00 Bursaspor-İstanbul BŞB / Lig TV
16:30 Bayern Münih-E.Frankfurt / TRT 3
17:00 Rangers-Hibernian / Futbol Smart
17:00 Tottenham-Stoke City / Spormax
18:00 Honduras (-17)-Arjantin (-17) / Eurosport
19:30 Chelsea-Blackburn / Spormax
20:00 Eskişehirspor-Beşiktaş / Lig TV
20:00 Bordeaux-Le Mans veya Nice-Lyon / Kanal A
21:00 Nijerya (-17)-Almanya (-17) / Eurosport
21:00 Sporting Gijon-Real Madrid / NTV
21:45 İnter-Catania / NTV Spor
22:00 Rennes-Montpellier / Kanal A

25 Ekim Pazar
00:30 Atlético MG-Vitoria / Spormax
13:00 CSKA Moskova-FC Moskova / Spormax
13:30 Adanaspor-Altay / D Spor
14:30 Hamilton-Celtic / Futbol Smart
16:00 AZ Alkmaar-Ajax / Euro Futbol
16:00 Türkiye (-17)-Burkina Faso (-17)/ TRT 3 & Eurospor
16:00 Liverpool-Manchester United / Spormax
16:00 Siena-Juventus / NTV Spor
18:00 Auxerre-Lille veya Lens-Toulouse / Kanal A
18:15 West Ham-Arsenal / Spormax
18:35 Schalke 04-Hamburg / TRT 3
19:00 Panathinaikos-PAOK
20:00 Fenerbahçe-Galatasaray / Lig TV
21:00 Kolombiya (-17)-Hollanda (-17) / Eurosport
21:15 River Plate-Boca Juniors / NTV Spor
22:00 Marsilya-Paris Saint Germain / Kanal A
22:00 Barcelona-Real Zaragoza / NTV Spor
22:00 İnternacional-Gremio / Spormax

26 Ekim Pazartesi
20:00 Samsunspor-Giresunpor / D Spor

*

21 Ekim 2009

Mike Jones


Liverpool'un yediği Darren Bent'in asistini yaptığı plaj topu'nun attığı golü veren hakem Mike Jones. Sahaya yabancı bir madde girdiğinde oyunu durması gerektiği kuralını uygulamadığı için gelecek hafta bir alt ligdeki Peterborough-Scunthorpe maçı verildi. Balonu atan çocuk ne işler açtın milletin başına görüyor musun?

Gol Sevinci Yaratıcılığı -4-

20 Ekim 2009

En Büyük Hatam


“Doğrudur hatalarım olmuştur. Her eylem yapan insanın olduğu gibi bizim de olmuştur. Çalışan üreten ve son 20 yıla kadar dünya futbol tarihinde yeri olmayan bir ülkenin çocuklarıyla devrim yapmaya çalışan herkes gibi ben de hata yaptım. Ama en büyük hatam inanmak, inandırmak, kazanmak, kazandıklarıyla da mutlu etmek, bunun soncunda da beklentileri büyütmek oldu.”

Fatih TERİM

Henry Sen Rahatsız Mısın?



Bu soru kutsaldır nasip olmaz herkese, Türklerdende Arif Erdem'e nasip olmuş. Anlatımdaki rahatlığa hasta olmuş bulunmaktayım sanki dün akşam arkadaşlarıyla yaptıklarını anlatıyor.

18 Ekim 2009

Göründü Kadıköy Yolları


Maçla ilgili en güzel şey "Commandante"nin arz-ı endam etmesiydi Ali Sami Yen mabedinde.. Neden geldiği bilinmez belki ama bilinen bir şey var, o da Hagi'yi her gördüğümüzde ona olan sevgimizin katlanarak artması..

Maç yine bilindik Galatasaray baskısıyla başladı.. İlk 11'ler belli olduğunda Galatasaray'ın sezon başında yakaladığı ideal 11'in uzun bir süre sonra tekrar bir araya geldiğini gördüm. Fakat ilerleyen dakikalar gösterdi ki bir araya gelenler futbolcular değil, sadece esame listesiymiş.

Kewell'ın Keita'nın getirdiği topa vurduğu vole Tony Slyva'dan dönerken tribünlerle beraber izleyenler de golün sesini almaktaydılar, Gökhan çatala nişanladı derken 27.dakikada Kewell Galatasaray'ı öne geçirdi.. Kaçan pozisyonla benzer nitelikte olan bu pozisyonda Sabri'nin payını da unutmamak gerek.. 35.dakikada Baros'un akıl dolu indirmesinden doğan pozisyonu Kewell kaçırıyor ve çoğu Galatasaray'lıyı kahrediyordu.. 37. dakikada Servet, Slyva'nın ikramını çevirmedi ve 2-0 öne geçtik, tam herkes gibi ilk yarının bu skorla biteceğini düşünmeye başlamıştım ki Tayfun Cora Galatasaray'ımızın yememesi gereken tarzda bir golü ağlarımıza bırakıverdi.. Akabinde ilk yarı 2-1 ile bitiyordu.

Galatasaray'ın bu seneki oynadığı, daha doğrusu Neeskens'in defterinde üstünün defalarca çizili olduğunu düşündüğüm sistemde en bilinen özellik; bol pasa dayalı oyun anlayışı.. Bu sistemdeki bana göre 2 kilit oyuncu Arda ve Ayhan'dır. Son haftalarda Galatasaray da görülen orta sahasız takım dizilişinin var olmasında da bu ikilinin çok büyük payı olduğunun düşünmekteyim.. Bu maçın özellikle golden önceki bölümünde her iki takımın da orta sahasında belki amatör küme takımlarında bile göremeyeceğimiz boşluklar oluştu.. Hatta bir pozisyonda Ayhan 50-60 metre kimseyle ikili mücadeleye dahi girmeden Trabzon ceza sahasının önüne kadar geldi. Aynı şekilde Trabzon'un da değerlendiremediği bir sürü pozisyon oldu ilk yarıda.


İkinci yarı başlarken Arda'nın daha sol kanatta oynayıp Kewell'ın orta sahada Baros'a daha oynadığını gördük. Bu Tayfun Cora üzerinden Arda'yla oynama planı pek tutmadı, hatta Galatasaray'ın orta sahasında o kilit 2 ismin yerleşimi de bozulduğundan Trabzon, Galatasaray yarı sahasına hızlı ve etkili gelmeye başladı, özellikle Colman ve Engin'in olağanüstü çabalarıyla gelişen bu hızlı ve etkili atakların sonucunda 54. dakikada Colman'ın müthiş golüyle maça denge geldi.

Aslında maçın en önemli kırılma anı Serkan Balcı'nın aşırtmasının kaleye gitmek yerine auta gitmeyi tercih etmesiydi.. İkinci yarının başından o dakikaya kadar yapılan sert ve etkili Trabzon presinin sonucunda Ayhan'ın topları kaybetmesiyle yakalanan pozisyonların Trabzon adına belki de en can alıcısı buydu. Bu pozisyondan sonraki dakikalarda Rijkaard çoğu kişinin beklemediği bir hamle yaptı, Kewell'ı alıp Barış'ı oyuna soktu, bu hamle maçı Galatasaray'a getirdi. Barış orta sahanın mücadele gücünü arttırırken, Arda ise halen sol kanatta maçı oynamaya devam ediyordu, 68. dakikada Arda ve 71. dakikada Baros'un golleri maçın artık Galatasaray'da olduğunu söylüyordu bize. Son çeyrekte Umut Bulut'un yerine oyuna giren Gökhan Ünal'ın pasıyla kale önünde boş kalan Colman, şansının da yardımıyla 86. dakikada kendisi ve takımı adına bir gol daha kaydedince maç bu skorla bitti.

Oyuna Galatasaray açısından baktığımızda; Rijkaard'ın çözmesi gereken denklem hala çözülmemiş olarak elinde duruyor. Her ne kadar oyununu ve profesyonelliğini beğendiğimiz Harry Kewell maçtan fizik olarak çok erken kopuyor. Bu da bilinen 4-2-3-1 veya 4-3-3'ün hücumsal kanat oyuncularının karakteristiğine uymamakta. Arda'yı sol kanada çektiğinde ve Arda'nın yerine Elano oyuna girdiğinde ise, tıpkı bu maçta da olduğu gibi Baros ile Mustafa Sarp arasını rakip 4-5 oyuncuyla geçmeye çalışırken onları Ayhan ve yanına gelen herhangi bir hücumsal kanat oyuncusu karşılıyor. Nisbeten daha kolay Anadolu maçlarında bunun telafisi olabilir belki ama bazı takımlar da Ali Sami Yen'de 3 tane gol atıp üzerine 3 tane de net pozisyon kaçırabilir, bu da şampiyonluğa oynayan bir takım için tehlike sinyalleri demektir. İkinci eksik nokta ise, Arda ve Kewell'ın özellikle ikinci yarıdaki etkin Trabzon presine karşı savunmalarına beklenenden az yardıma gelmeleridir. İki stoperimizin topu oyuna sokamadıkları bir gerçek, buna da Ayhan'a yapılan pres de eklenince çok tehlikeli pozisyonlar yaşadık kalemizde. Bu da çözülmesi gereken sorunlardan biri olarak Rijkaard'ın karşısına çıkmakta.

Oyuna Trabzon açısından baktığımızda, ilk yarının yarısına kadar Galatasaray'ı beklemelerinin cezasını da çektiler diyebilirim. Bundan dolayı Leo Franco'ya en yakın durması gereken Umut Bulut, kaleye 25-30 metre mesafede duruyordu. Gabric de beklenen katkıyı yapamayınca ilk yarı Trabzon için pek de verimli geçmedi açıkçası. İkinci yarıda aslında pek de beklenmeyen o pres, ki burada Colman ve Engin'i ayrı bir tebrik etmek lazım, Umut Bulut'u ve arkalarında oynayan Serkan ve Gabric'i bolca rakip sahanın içine soktu. Trabzon adına üzüldüğüm son bir nokta ise Gökhan Ünal'ın oyuna çok geç girmesiydi. Maç boyunca Umut Bulut'a atılan toplar benzeri bir top Gökhan Ünal'a atıldığında maçın Trabzon adına 3. golü gelmişti. Galatasaray defansını böylesine dengesiz yakalamışken ve elinizde Colman, Ceyhun gibi kaliteli ara pas atan oyuncular varsa, Gökhan Ünal ilk tercihtir.

Sonuç olarak, Fenerbahçe'nin kaybetmesiyle fark yeniden 2 puana geldi. Kaptanın hem kendini toparlaması hem ve arkadaşlarını, teknik direktörünü bu maça psikolojik olarak hazırlaması elzem. Galatasaray'ın savunma disiplinini elinden bırakmaması gerekiyor bu maçta. 2 haftadır formunda olmayan Mustafa Sarp yerine belki Barış da düşünülebilir. Ama bu maçta yaptığımız savunma gibi savunma yaparsak orta sahası güçlü ve bu sene kendini bulan Emre önderliğinde Fenerbahçe'nin bizi yine yenmesi süpriz olmaz gibi geliyor bana..

Dejan Stankoviç




İnter'in Genoa'yı 5'lediği mücadelede Dejan Stankoviç orta sahadan öyle bir gol attı ki, uzun zamandır kimseye söylemediğimiz cümle dökülüverdi dudaklarımızdan; Dejan Stankoviç sen insan mısın?

17 Ekim 2009

Liverpool'u Yıkan Balon








Sunderland-Liverpool mücadelesinin 5. dakikasında Darren Bent'in attığı gol kale önündeki balona çarparak ağlarla buluştu ve Liverpool 1-0 maçı kaybetti. Sahalarda yaşanan enteresan olaylara böylece bir yenisi daha eklendi. Türkiye'de herhangi bir takım bu şekilde kaybetse o atanı bulur o balonu yedirirler adama.

Özene Bezene Yayıncılık




Gazetelerde transfer haberlerinin ne kadar özene bezene hazırlandığının son kanıtı bugünkü Fotomaç Gazetesi. Galatasaray'ın Halil Sevdası başlığıyla verilen haberde kullanılan fotoğraf Hamit Altıntop'un fotoğrafı. Kullanılan resim doğru değil ki insanlar oturup haberin içeriğine güvensinler.

16 Ekim 2009

Hafta Sonu Futbol Ekranı



17 Ekim Cumartesi
14:30 St Johnstone-Rangers / Euro Futbol
14:45 Aston Villa-Chelsea / Spormax
16:00 Denizlispor-Bursaspor / Lig TV
17:00 Celtic-Motherwell / Euro Futbol
17:00 Manchester United-Bolton / Spormax
17:00 Stoke City-West Ham / Spormax
19:00 Juventus-Fiorentina / NTV Spor
19:00 Konyaspor-Mersin İdman Yurdu / D Spor
19:00 Nottingham Forest-Newcastle / Futbol Smart
20:00 Beşiktaş-Kasımpaşa / Lig TV
20:00 Nancy-Marseille / Kanal A
21:00 Real Madrid-Valladolid / NTV
21:45 Genoa-İnter / NTV Spor
22:00 Lille-Rennes / Kanal A
23:00 Valencia-Barcelona / NTV

18 Ekim Pazar
00:30 Sao Paulo-Atletico MG / Spormax
13:00 Lokomotiv Moskova-Spartak Moskova / Spormax
15:00 Blackburn-Burnley / Spormax
15:00 Gaziantepspor-Fenerbahçe / Lig TV
17:30 Sparta Rotterdam-Feyenoord Rotterdam / Futbol Smart
18:00 Wigan-Manchester City / Spormax
19:00 Dardanelspor-Çaykur Rizespor / D Spor
20:00 Galatasaray-Trabzonspor / Lig TV
22:00 Palmeiras-Flamengo / Spormax
21:45 Milan-Roma / NTV Spor
22:00 Toulouse-Paris SG / Kanal A

19 Ekim Pazartesi
19:00 Kayseri Erciyesspor-Kocaelispor / D Spor
22:00 Fulham-Hull City / Spormax


NOT: İtalik yazılı olan maçların yayını NTV ,NTV Spor ve Kanal A yayın akışları açıklanmadığı için henüz kesin değildir .
*

Honduras Dünya Kupası'nda


Çarşamba akşamı El Salvador'u 1-0 mağlup eden Honduras, Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandı. 1982'den beri ilk defa Dünya Kupası'na katılacaklar. Fotoğraf Honduras'ın başkenti Tegucigalpa'ya milli takımın gelişinden bir kare. Maçın ardından tüm Honduras sokaklara dökülmüş ve hükümet 1 gün resmi tatil ilan etmiş. Futbol garip bir çılgınlık Türk futbolcular televizyondan takip edecek Honduras futbolcularını, Avrupa'da kaç kişi bu takımdan 3 adamı teklemeden, düşünmeden arka arkaya sayabilir.

Roberto Carlos



Önce Real Madrid'de bedava oynarım, sonra Aralık ayında kesin gidiyorum söylemleriyle iç ve dış basında yeterince gündeme getirdi kendini. Son olarak bir okul ziyaretinde "2040 yılına kadar buradayım. Bir daha buraya geldiğimde sizlere Türkçe hitap edeceğim" demiş şakayla karışık. Aralık ayı durumu içinde yönetimle yapacağı görüşmeden sonra gidip gitmeyeceğine karar vereceğini söylemiş. Acaba ortalığı bir hareketlendirip kendisinin transfer piyasasını yoklayıp birşey çıkmayacağını anlayınca da ben bu gidişle burada kalacağım yok yere rahatımı bozmayayım diyerekten ortamı sağlamlaştırıcı açıklamalara mı başladı Roberto Carlos? Ben fazlasıyla komplo teorisi mi kuruyorum, yoksa Roberto Carlos ciddi ciddi Lugano'dan bu işin taktiklerini mi alıyor...

Ordan Burdan #1


# Barcelona devre arasında sezon sonuna kadar kiralamak istiyor Robinho'yu, Manchester City ise Henry ile takası koparır mıyız diye uğraşıyor. Barcelona'nın istediği olur gibi duruyor.

# Dimitar Berbatov artık bir kız çocuk babası, hayırlı olsun.

# Galatasaray Bilyoner.com ile ortak bir projeye imza atmış : GSBilyoner Oynayan kişiye ek hiçbir maliyeti yok sadece Galatasaray'a belli bir yüzde verilecekmiş oynanan kuponlardan. %4 diye duydum bilemiyorum.

# Ankaraspor'dan Ankaragücü'ne geçen 9. isim Aydın Karabulut oldu. Yabancılar napıyor yabancılar 22 Ekim'de bitiyor tanınan ek süre. Türklerin bir şekilde kendini kurtaracağından bahsetmiştik zaten.

15 Ekim 2009

Olur Mu?


Mehmet Demirkol'dan Twitter'da ilginç bir iddia geldi. "Kasımpaşa-Wolfsburg-Eskişehir... 3 galibiyet Denizli'yi Milli Takım'a götürür." Denizli Milli Takım'da başarılı olur mu? En azından senelerdir Türk futbolunu takip eden bir isim uzun bir tanıma alışma sürecine ihtiyacı olmaz gibi gözüküyor. Sonuçta ismi geçen Bülent Uygun, her boşalan koltuğa talip olmasıyla meşhur Yılmaz Vural gibi isimler düşünülünce, Fatih Terim'in yerine eğer yerli bir hoca düşünülüyorsa bu bencede en azından Mustafa Denizli olmalıdır.

14 Ekim 2009

Yolun Açık Olsun İmparator


Ne maç sonucu ne Rüştü'nün Milli Takım'a vedası bu geceyle alakalı aklımda yer edecek, aklımda kalacak tek şey gollerden sonra tüm Milli Takım oyuncularının hocalarına koşmalarıdır. Ermenistan maçıyla birlikte Milli Takım'ın başında son maçına çıktı Fatih Terim. Gelen gideni aratacak mı sorusunun cevabını almak fazla bir vakit alacak gibi gözüküyor. 2012 Avrupa Şampiyonası'na kötü etki etmemesi tek temennimiz. Şahsi fikrim yabancı kariyerli bir hoca getirelecekse alınan karar kabullenilebilir, fakat eğer yerli bir hoca ile devam edilecekse gerçekten büyük bir yanlış yapılmış olur. Nedenine gelecek olursak;

- Türk futbol tarihinde Türkiye U-21 futbol takımı ile Akdeniz Oyunları'nda şampiyonluk yaşayan ilk ve tek teknik direktör (1993 Fransa Akdeniz Oyunları).

- Türk futbol tarihinde, Türk Milli Takımı'nı, Avrupa Futbol Şampiyonası'na taşıyan ilk teknik direktör (1996 Avrupa Futbol Şampiyonası).

- Türkiye Süper Ligi'nde üst üste 4 kez şampiyonluk yaşayan ilk ve tek teknik direktör (1996-1997, 1997-1998, 1998-1999, 1999-2000 sezonlarında Galatasaray ile).

- Avrupa'da bir Türk takımını şampiyon yapan ilk ve tek teknik direktör (1999-2000 sezonunda Galatasaray ile 2000 Uefa Kupası şampiyonluğu).

- Avrupa'nın üst düzey liglerinde bir kulübü kupa finaline taşıyan ilk ve tek teknik direktör (İtalya'nın Fiorentina kulübünü Coppa İtalia (İtalya Kupası) finaline taşımıştır.)

- Avrupa'da üst düzey takım çalıştıran ilk ve tek teknik direktör (2001-2002 sezonunda İtalya'nın dünyaca ünlü kulübü AC Milan'ın teknik direktörlüğünü yapmıştır).

- Türk futbol tarihinde, Türk Milli Takımı'nı, Avrupa Futbol Şampiyonası yarı finale taşıyan ilk ve tek teknik direktör (2008 Avrupa Futbol Şampiyonası).
Ayrıca 2008 UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası'nın en iyi teknik direktörü seçildi.

- İtalya'da, devlet nişanı (İtalyanca: Ordine della stella della solidarieta İtaliana) ile commendatore ünvanı alan ilk Türk teknik direktör.

Fatih Terim'in kariyeri ortada, kazanılan başarılar ortada. Tercih edilecek yeni teknik adama göre Milli Takım için belirlenen hedeflerin ciddiyeti daha net gözler önüne serilecektir.

Üstü Kapalı Sahada İdman



Eğer gözüm yanılmıyorsa 6 gibi sayıyorum ben şemsiye altındakilerin sayısını. Adamlar bayağı üstü kapalı sahada idman yapıyorlar. Herşey iyi güzel de idmana şemsiyeyi kim getirmiş ben asıl onu merak ettim.

Charlie Davies


Fransa'nın Sochaux takımında forma giyen ABD milli takımının forveti Charlie Davies. 2010 Dünya Kupası'na gitmenin hayallerini kurarken, şimdilerde geçirmiş olduğu trafik kazası sebebiyle kariyeri tehlikede. Her ne kadar hayati tehlikesini atlatmış olsada 6 ay ile 12 ay arasında tedavi göreceği söyleniyor Charlie Davies'in. Kendisine geçmiş olsun dileklerinizi iletmek isterseniz burdan buyrun

Ekmek Parası




Fotoğraflar İtalya'nın Salı günü yapmış olduğu idmandan. 61 yaşındaki Lippi'nin neden yuvarlandığı ile ilgili en ufak bir fikrim yok etrafındakilerin bakışlarından anladığım kadarıyla neşeli bir ortam hakim. 61 yaşındaki Lippi bile idmanda bu hallere giriyorsa ekmek parası için, varın siz düşünün hayat şartlarının zorluğunu. Şaka bir yana 61 yaşındaki bir insan için gayet atletik pozlar bunlar.

13 Ekim 2009

Herşeye Rağmen İmparator Fatih Terim


Herkes memnun gözüküyor Fatih Terim'in görevi bırakmasından. Önceki dönemlerle karşılaştırmalar, çok bile sabredildi söylemleri, aldığı maaşa giydirmeler, alınan bütün kötü sonuçların sebebi idamları, tesadüfen yarı final oynanan bir Avrupa Şampiyonası macerası yorumları, Fatih Tekke nerede Gökdeniz öldü mü haykırışları ki bu takım Hakan Şükür evinde otururken Ersen Martin'le gol aradı muhabbetine girmek dahi istemiyorum sadece merak ettiğim birkaç soru var.. Daha iyisi vardı da kimse göremedi mi? Türk futbolunda tarihi başarı olarak nitelendirilen uluslararası ve ülke içi başarılardan kaçında Fatih Terim harici isimler geçmektedir?

12 Ekim 2009

Maradona'nın Halleri


Herşey 90. dakikada Rengifo'nun golüyle başladı



Uzatmalar başlamıştı Arjantin berabere kalmak üzereydi...


Umutlar tükenmek üzereyken...



36'lık Martin Palermo çıktı sahneye 90+3'te..


ve mutlu son, çimlerde kayan Maradona.. Arjantin :2 Peru :1

Aykut İnce



Cumartesi gecesi Belçika-Türkiye maçını Fox TV'de anlatan isimdi Aykut İnce. En az milli takım kadar kötüydü kendisi de o gece. Cezalı olan Arda Turan'ın ismini top her 14 numaralı formayla oynayan Ayhan Akman'a geldiğinde telaffuz etmesinin yanısıra sezon başında Ajax'tan Arsenal'e transfer olan Thomas Vermaelen'in hala Ajax'ta oynadığını söylemesi ilk dikkatimi çeken hatalarıydı. Oluşan tablo sonucu maçı kesik kesik izlemem sebebiyle arada kaçırdıklarım olduysa ya da dikkatimi çekmeyen daha nice yanlışlar varsa bilemiyorum. Fakat yüksek oranda takip edileceği bilinen bir mücadele için böyle bir spiker uygun görülüyorsa, üstüne üstlük atanan spiker bir de maç için altyapısını oluşturmadan canlı yayına çıkıyorsa Fox TV için de söylenecek fazla kelime kalmıyor maalesef. En azından bıraksınlar altından kalkabilecek yayıncı kuruluşlar girişsinler bu işlere.

11 Ekim 2009

Jessica Lawlor




Stephen Ireland'ın Range Rover'ını daha önce buralarda paylaşmıştık. Jessica Lawlor Stephen Ireland'ın kız arkadaşı ve yukarıda gördüğünüz fotoğraflardaki araba ise Ireland'ın 264 bin pound ödeyerek kız arkadaşına hediye ettiği eşi benzeri olmayan Bentley. Koltuk deri döşemelerindeki Jess'e Stephen'dan sevgilerle yazısı ve sağ ön çamurluktaki JL amblemi en az kendi arabasındaki pembe jantlar kadar dikkat çekici.

The Damned United



The Damned United'ı izleyip bitirdikten sonra Fatih Terim'in milli takımı bıraktığının haberini almak enteresan oldu. Filmi izleyenler anlayacaktır demek istediğimi. Film hakkında uzun uzun yorum yapmak büyüsünü kaçırır. Tavsiyem vakit kaybetmeden izleyin Brain Clough'un inişli çıkışlı günlerini, öncesiyle sonrasıyla 44 günlük Leeds macerasını.

09 Ekim 2009

FM 2010 Trailer



Her geçen gün bir adım daha yaklaşarak heyecanla bekliyoruz.. Az kaldı az..

08 Ekim 2009

Hafta Sonu Futbol Ekranı


9 Ekim Cuma
FIFA 20 Yaş Altı Dünya Kupası Çeyrek Final / TRT 3

10 Ekim Cumartesi
FIFA 20 Yaş Altı Dünya Kupası Çeyrek Final / TRT 3
19:00 Karşıyaka-Konyaspor / D Spor
19:00 Rusya-Almanya / Futbol Smart & ZDF
19:00 Estonya-Bosna Hersek / FOX
19:15 Ukrayna-İngiltere / TRT 1
20:00 Montenegro-Gürcistan / 1 TV
21:45 Belçika-Türkiye / FOX
22:10 Flamengo-Sao Paulo / Spormax

11 Ekim Pazar
01:00 Arjantin-Peru / NTV Spor
15:00 Orduspor-Bucaspor / D Spor
23:00 Bolivya-Brezilya / NTV Spor

12 Ekim Pazartesi
20:00 Çaykur Rizespor-Kayseri Erciyesspor / D Spor

*

Ankara'nın Çaresizleri


Ankaraspor'un küme düşme akıbeti belli olduktan sonra daha ciddi bir sorun su yüzüne çıktı. Ortada kalan futbolcular. Kendilerine her ne kadar 15 gün transfer olabilmeleri için süre tanınsada madalyonun öbür yüzünde gözden kaçan bir ayrıntı var : "Yabancı Kontenjanı". Stefan Senecky, Cesar Moreyra, Sidney Tita, Fernandes Neca, Theo Weeks, Roguy Meye, Madiou Konate... Ankaraspor'un 7 yabancı oyuncusu. Her ne kadar yerli oyuncular içinde aynı sıkıntı bulunsada Anadolu takımlarından herhangi birinde bir şekilde yer bulacaklarını tahmin ediyorum. Fakat ülkemizde yabancı kontenjanı sıkıntısıyla karşılaşacak bu adamlardan kaçı para kazanmaya devam edecek kaçı ortada kalacak? Hiçbir suçları yokken böyle bir sıkıntıda kalmaları, para kazanma umuduyla geldikleri ülkemizde bir anda kendilerini ortada buluvermeleri zor bir durum olsa gerek. Şu ana kadar duyduğum Tita'nın Antalyaspor ile anlaştığı haberinden başka diğer 6 oyuncuyla ilgili bir gelişme yok. Bakalım tanınan 15 günlük transfer süresi sonucunda durumda ne gibi bir değişim olacak.

07 Ekim 2009

Barcelona'da 10 Sene : Carles Puyol


Bir As Takım-Paf Takım mücadelesinde Malaga macerasına başlamak üzereyken Louis Van Gaal tarafından keşfedilen 2 gün sonra A takım formasını sırtına geçiren ve bir daha çıkarmayan Barcelona'nın istikrar abidesi Carles Puyol. Geçtiğimiz Cuma günü Barcelona A takımındaki 10. yılını tamamladı 31 yaşındaki İspanyol futbolcu. 1978 doğumlu olan Carles Puyol i Saforcada'nın Barcelona macerası 1995 yılında başladı. Daha önceki kulüplerinde kaleci ve forvet mevkilerinde oynamış olmasına rağmen Barcelona Genç Takımı'nda defansif orta saha oynamaya başladı. Daha sonra ise Barcelona B Takımı'nda defansın sağına geçti. A Takım ile ilk maçına 2 Ekim 1999'da Real Valladolid karşısına çıktı.Louis Van Gaal defansın ortasında oynatmaya başladı Puyol'u. Ve o sezon tam 37 maç oynadı Barcelona ile birlikte. 2003 yılında Luis Enrique'nin jübilesiyle birlikte Frank Rijkaard yönetimindeki Barcelona takımının kaptanlık pazubandınıda koluna geçirdi. Kaptan 3 lig şampiyonluğu, 2 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu, 2 İspanya Kupası ve 2 İspanya Kral Kupası ve 1 Avrupa Süper Kupası olmak üzere tam tamına 10 kupa kaldırdı bu zamana kadar. 448 resmi karşılaşmaya çıkan Puyol 7 kere de ağları havalandırdı geride kalan 10 sene içerisinde. Bu goller arasında en unutulmayanı ise Santiago Bernabéu'daki Iker Casillas'ı avladığı golü olsa gerek. Bunca başarıya ek olarak 2006 yılında UEFA Yılın Defans Oyuncusu ve 2005/2006 sezonu UEFA Şampiyonlar Ligi Yılın Defans oyuncusu ödüllerini de kazandı. Hırsını azmini severek izlediğim bu istikrar abidesine daha nice yıllar bize bu seyir zevkini tattırmasını dilemekten başka söyleyecek söz yok. Barcelona takımında eksik bulunmasa, Van Gaal pafla yapılan maçı izlemese, Puyol Malaga'ya gitse, hayat ayrıntılarda gizli kalsa...

06 Ekim 2009

Daniel Van Buyten vs But


Fotoğraf Oktoberfest'ten... Daniel Van Buyten'in koca bir but ile güreşi. Ertem Şener faktörü sayesinde babasının güreşçi olduğunu bildiğimiz Belçikalı kündeye getirecek gibi duruyor o koca butu.

Pellegrini Farkı


Villareal son 5 sezonda 1 kere hariç hep ilk 5'in içerisinde yer almıştı. Bu dönem içerisinde bir kezde Şampiyonlar Ligi'nde yarı final oynadılar. Yavaş yavaş adı İspanya'nın önde gelen takımları arasında anılmaya başlanan Villareal'de, teknik direktör Manuel Pellegrini'nin Real Madrid transferi gerçekleşti ve takımın başına Ernesto Valverde getirildi sezon başında.Bu değişiklik son 5 sezonun üst sıralarını zorlayan Villareal takımını bir anda tepetaklak etti. İspanya Ligi'nin 6 haftası geride kalırken galibiyeti bulunmayan Villareal 3 beraberlik ve 3 mağlubiyete sahip. 6 maçta attığı 4 gole karşılık kalesinde 8 gol görmüş ve -4 averajla İspanya Ligi'nin sondan bir üst sırasında( 19. sırada) tabloda. Her ne kadar yurdum basını tarafından Nihat gitti Villareal bitti önermesi altında sunulsada bu durum, olay tamamen Pellegrini'nin takımdan ayrılmasının etkileridir. Bu sezon itibariyle geri kalan haftalarda Milan'dan sonra en büyük hayal kırıklığını yaşatan takımdır Villareal.

05 Ekim 2009

Iker Muniain




Athletic Bilbao'lu Iker Muniain (16 yıl 298 gün) hafta sonu Valladolid ile oynanan maçta 63. dakikada oyuna girdi ve maçın 77. dakikasında golünü atarak La Liga'nın gol atan en genç oyuncusu ünvanını Xisco Nadal'dan 64 gün küçük olması sayesinde aldı.

04 Ekim 2009

Bülent Uygun Bıraktı


Süper Lig'de 7 hafta sonunda 6 mağlubiyet 1 beraberlik elde eden Sivasspor teknik direktörü Bülent Uygun, bugün oynanacak Sivasspor-Antalyaspor maçının sonucu ne olursa olsun maçın ardından görevi bırakacağını açıkladı.