16 Şubat 2011

Mahallenin Fenomeni





Sokakta herkesin sırtında Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş formaları vardı. Mahalle maçlarında farklılık yaratma zamanı çoktan gelmişti. Vakit artık Avrupa'ya transfer vaktiydi. Önce gerekli incelemeler yapılıp dönemin efsane takımı Borussia Dortmund'un üst kısmı siyah alt tarafı fosforlu efsane formasında karar kılındı. Mahallede Avrupa'ya transfer olacak ilk kişi olmanın heyecanıyla gerekli şartlar sağlanıp, içerisi dönemin Avrupa'nın önde gelen kulüplerinin formalarıyla dolu dükkanda soluğu aldık. Transferde artık imza aşamasına gelmis futbolcu ruh haliyle menejerime, ki kendisi babam olur, isteklerimi iletip formamı beklemeye koyuldum. Taraftarla buluşacağım o coşkulu dakikaların hayalini kurmaya tam başlamıştım ki satıcının ağzından dökülen cümleler çınladı kulağımda, " Senin saçlar zaten sarı forma da sarı olmaz öyle bak sana bu formayı verelim". Transferde son dakika pürüzü yaşayan futbolcu edasıyla kafamı kaldırdım, uzun uzun baktım bana uzatılan mavi-siyah İnter formasına ve arkasında kocaman harflerle yazan "RONALDO" yazısına. Bununda renkleri fena değilmiş aslında, ben zaten doğuştan İnterliyim diyerekten işi fazla uzatmadan attım imzayı İntere. Fosforlu sarı Dortmund hayaliyle başlayan transfer maceram Ronaldo'nun mavi-siyah İnter formasına kavuşmamla son bulmuştu. Hala durur o formam bir köşede artık içine giremesemde. Mahalleye gelen ilk yabancı takım formasıydı ne de olsa. Dünyanın fenomenin forması sayesinde biz de mahallenin fenomeni olmuştuk o günlerde.




Yıllar sonra aldığı kilolar sebebiyle "Şişman" lakabı eklensede isminin başına o kiloları yaşadığı sağlık problemleri sebebiyle aldığını öğrendiğimde gerçekten üzüldüm. Futbola veda ederken yaptığı basın toplantısında dahi hissediliyordu hala içinde bulunan futbol oynama aşkı. Gol atmak yakışıyordu El Fenomeno'ya. Bir yerlerde Ronaldo ismi geçtiğinde akla gelecek ilk adamdır o, en azından benim için öyle.

Hiç yorum yok: