18 Ekim 2009

Göründü Kadıköy Yolları


Maçla ilgili en güzel şey "Commandante"nin arz-ı endam etmesiydi Ali Sami Yen mabedinde.. Neden geldiği bilinmez belki ama bilinen bir şey var, o da Hagi'yi her gördüğümüzde ona olan sevgimizin katlanarak artması..

Maç yine bilindik Galatasaray baskısıyla başladı.. İlk 11'ler belli olduğunda Galatasaray'ın sezon başında yakaladığı ideal 11'in uzun bir süre sonra tekrar bir araya geldiğini gördüm. Fakat ilerleyen dakikalar gösterdi ki bir araya gelenler futbolcular değil, sadece esame listesiymiş.

Kewell'ın Keita'nın getirdiği topa vurduğu vole Tony Slyva'dan dönerken tribünlerle beraber izleyenler de golün sesini almaktaydılar, Gökhan çatala nişanladı derken 27.dakikada Kewell Galatasaray'ı öne geçirdi.. Kaçan pozisyonla benzer nitelikte olan bu pozisyonda Sabri'nin payını da unutmamak gerek.. 35.dakikada Baros'un akıl dolu indirmesinden doğan pozisyonu Kewell kaçırıyor ve çoğu Galatasaray'lıyı kahrediyordu.. 37. dakikada Servet, Slyva'nın ikramını çevirmedi ve 2-0 öne geçtik, tam herkes gibi ilk yarının bu skorla biteceğini düşünmeye başlamıştım ki Tayfun Cora Galatasaray'ımızın yememesi gereken tarzda bir golü ağlarımıza bırakıverdi.. Akabinde ilk yarı 2-1 ile bitiyordu.

Galatasaray'ın bu seneki oynadığı, daha doğrusu Neeskens'in defterinde üstünün defalarca çizili olduğunu düşündüğüm sistemde en bilinen özellik; bol pasa dayalı oyun anlayışı.. Bu sistemdeki bana göre 2 kilit oyuncu Arda ve Ayhan'dır. Son haftalarda Galatasaray da görülen orta sahasız takım dizilişinin var olmasında da bu ikilinin çok büyük payı olduğunun düşünmekteyim.. Bu maçın özellikle golden önceki bölümünde her iki takımın da orta sahasında belki amatör küme takımlarında bile göremeyeceğimiz boşluklar oluştu.. Hatta bir pozisyonda Ayhan 50-60 metre kimseyle ikili mücadeleye dahi girmeden Trabzon ceza sahasının önüne kadar geldi. Aynı şekilde Trabzon'un da değerlendiremediği bir sürü pozisyon oldu ilk yarıda.


İkinci yarı başlarken Arda'nın daha sol kanatta oynayıp Kewell'ın orta sahada Baros'a daha oynadığını gördük. Bu Tayfun Cora üzerinden Arda'yla oynama planı pek tutmadı, hatta Galatasaray'ın orta sahasında o kilit 2 ismin yerleşimi de bozulduğundan Trabzon, Galatasaray yarı sahasına hızlı ve etkili gelmeye başladı, özellikle Colman ve Engin'in olağanüstü çabalarıyla gelişen bu hızlı ve etkili atakların sonucunda 54. dakikada Colman'ın müthiş golüyle maça denge geldi.

Aslında maçın en önemli kırılma anı Serkan Balcı'nın aşırtmasının kaleye gitmek yerine auta gitmeyi tercih etmesiydi.. İkinci yarının başından o dakikaya kadar yapılan sert ve etkili Trabzon presinin sonucunda Ayhan'ın topları kaybetmesiyle yakalanan pozisyonların Trabzon adına belki de en can alıcısı buydu. Bu pozisyondan sonraki dakikalarda Rijkaard çoğu kişinin beklemediği bir hamle yaptı, Kewell'ı alıp Barış'ı oyuna soktu, bu hamle maçı Galatasaray'a getirdi. Barış orta sahanın mücadele gücünü arttırırken, Arda ise halen sol kanatta maçı oynamaya devam ediyordu, 68. dakikada Arda ve 71. dakikada Baros'un golleri maçın artık Galatasaray'da olduğunu söylüyordu bize. Son çeyrekte Umut Bulut'un yerine oyuna giren Gökhan Ünal'ın pasıyla kale önünde boş kalan Colman, şansının da yardımıyla 86. dakikada kendisi ve takımı adına bir gol daha kaydedince maç bu skorla bitti.

Oyuna Galatasaray açısından baktığımızda; Rijkaard'ın çözmesi gereken denklem hala çözülmemiş olarak elinde duruyor. Her ne kadar oyununu ve profesyonelliğini beğendiğimiz Harry Kewell maçtan fizik olarak çok erken kopuyor. Bu da bilinen 4-2-3-1 veya 4-3-3'ün hücumsal kanat oyuncularının karakteristiğine uymamakta. Arda'yı sol kanada çektiğinde ve Arda'nın yerine Elano oyuna girdiğinde ise, tıpkı bu maçta da olduğu gibi Baros ile Mustafa Sarp arasını rakip 4-5 oyuncuyla geçmeye çalışırken onları Ayhan ve yanına gelen herhangi bir hücumsal kanat oyuncusu karşılıyor. Nisbeten daha kolay Anadolu maçlarında bunun telafisi olabilir belki ama bazı takımlar da Ali Sami Yen'de 3 tane gol atıp üzerine 3 tane de net pozisyon kaçırabilir, bu da şampiyonluğa oynayan bir takım için tehlike sinyalleri demektir. İkinci eksik nokta ise, Arda ve Kewell'ın özellikle ikinci yarıdaki etkin Trabzon presine karşı savunmalarına beklenenden az yardıma gelmeleridir. İki stoperimizin topu oyuna sokamadıkları bir gerçek, buna da Ayhan'a yapılan pres de eklenince çok tehlikeli pozisyonlar yaşadık kalemizde. Bu da çözülmesi gereken sorunlardan biri olarak Rijkaard'ın karşısına çıkmakta.

Oyuna Trabzon açısından baktığımızda, ilk yarının yarısına kadar Galatasaray'ı beklemelerinin cezasını da çektiler diyebilirim. Bundan dolayı Leo Franco'ya en yakın durması gereken Umut Bulut, kaleye 25-30 metre mesafede duruyordu. Gabric de beklenen katkıyı yapamayınca ilk yarı Trabzon için pek de verimli geçmedi açıkçası. İkinci yarıda aslında pek de beklenmeyen o pres, ki burada Colman ve Engin'i ayrı bir tebrik etmek lazım, Umut Bulut'u ve arkalarında oynayan Serkan ve Gabric'i bolca rakip sahanın içine soktu. Trabzon adına üzüldüğüm son bir nokta ise Gökhan Ünal'ın oyuna çok geç girmesiydi. Maç boyunca Umut Bulut'a atılan toplar benzeri bir top Gökhan Ünal'a atıldığında maçın Trabzon adına 3. golü gelmişti. Galatasaray defansını böylesine dengesiz yakalamışken ve elinizde Colman, Ceyhun gibi kaliteli ara pas atan oyuncular varsa, Gökhan Ünal ilk tercihtir.

Sonuç olarak, Fenerbahçe'nin kaybetmesiyle fark yeniden 2 puana geldi. Kaptanın hem kendini toparlaması hem ve arkadaşlarını, teknik direktörünü bu maça psikolojik olarak hazırlaması elzem. Galatasaray'ın savunma disiplinini elinden bırakmaması gerekiyor bu maçta. 2 haftadır formunda olmayan Mustafa Sarp yerine belki Barış da düşünülebilir. Ama bu maçta yaptığımız savunma gibi savunma yaparsak orta sahası güçlü ve bu sene kendini bulan Emre önderliğinde Fenerbahçe'nin bizi yine yenmesi süpriz olmaz gibi geliyor bana..

2 yorum:

Erdi dedi ki...

Galatasaray dun gecede ucuz yırttı. Savunmada zaaf hala devam ediyor. Tek avantajları skoru degistirebilecek isimlerin coklugu. Sonuca belirleyenlerde onlar. Hafta içi oynanacak Avrupa maçı ve hafta sonu oynanacak derbinin sonucunu tamamen bu isimlerin performansı belirler.

Kypbnlk dedi ki...

Aslında dün Rıdvan Dilmen'in de dediği gibi, önceki haftalarda da bu pozisyonları veriyorduk, ama gol olmuyordu. Savunmada zaafın olduğu doğru, fakat ilerideki dörtlüden Keita'dan başka bizim sahaya dönen yok. Buna Gökhan Zan ve Servet'in bilindik hataları da eklenince pozisyon vermemiz kaçınılmaz olmakta..