19 Şubat 2010

Atletico Madrid : 1 Galatasaray : 1 | La La La Lay Lay Lay




Pazar gecesi Atletico Madrid'in Barcelona'ya karşı oynadığı futbolu seyrettikten sonra açıkçası endişelenmiştim. Galatasaray defansının olur olmadık pozisyonlar vermesi, Atletico Madrid'in çok iyi kontra atağa kalkması kağıt üzerinde işlerin perşembe gecesi çokta iyi gitmeyeceğini işaret ediyordu. Fakat futbolun güzelliği tam da bu noktada başlıyordu. Her zaman her şey kağıt üzerinde gözüktüğü gibi gitmiyordu bu oyunda. Atletico Madrid'in Barcelona'ya ilk yenilgisini tattırmasının hafta içi Madrid basını tarafından fazlasıyla şişirilmesi, Madrid ekibinin konsantrasyonunu olumsuz yönde etkilemiş. Bunun üzerine Galatasaray'ın Avrupa maçlarında sergilediği farklı motivasyon geleneği de eklenince dün gece Vicente Calderon'dan çoğu kişinin ummadığı bir sonuç çıktı.

Maç her iki takıma da gidip gelse de Galatasaray ilk maç için gayet avantajlı bir skor elde etti. Reyes'in ilk yarıda attığı muhteşem frikik her şeyin beklendiği gibi devam edeceği düşüncelerine sebep olsada, Galatasaray demoralize olmadan, oyun disiplininden kopmadan oynayarak bu turu geçmeye ne kadar istekli olduğunu gösterdi. Son haftaların yükselişteki ismi Caner'in hatasının ardından gelen gol, Caner'in oyuna erken veda etmesine sebep oldu. Gayet yerinde bir müdahale yapan Rijkaard'a rağmen Dos Santos'un formsuzluğu oyuna pozitif yönden fazla bir etki etmedi. Rijkaard maç sonu yaptığı açıklama ile de Caner'in gönlünü almayı bildi. Bu kadar sakatlıkla uğraşılırken bu açıklama önemliydi. Caner'e daha çok ihtiyaç duyulacak gibi gözüküyor. Leo Franco'nun uzun zamandır beklenen şekilde bir performans sergilemesi, Neill'in 40 yıllık Galatasaraylı gibi oynaması, Servet'in Agüero'nun gölgesi olması, Keita'nın yer uçağı moduna geri dönmesi gecenin aklımızda yer eden güzellikleriydi. Ayrıca Madrid'in havasından mıdır suyundan mıdır bilmiyorum bu adamların yetenekli kaleci keşfetme , yetiştirme konusunda ustalıkları var. 19 yaşındaki David de Gea harikalar yarattı. Dualarımızın kabul olup sakatlanarak yerini Sergio Asenjo'ya bırakmasıyla oyunun rengi de değişti. İstanbul'daki maçta David de Gea'nın oynayıp oynamayacağı önemli bir etken, dualara ara vermeden aynen devam.





Her ne kadar alınan beraberlik avantaj olarak gözükse de asıl iş şimdi başlıyor. Atletico Madrid'in başına gelenlerin aynılarını Galatasaray'ın yaşama durumu var ki bu olumsuz bir durum. Hafta sonu oynanacak Beşiktaş derbisinde alınacak bir galibiyet sonucu, hafta içi Türk basınının aynı şekilde Galatasaray'ı şişirmesi durumunda rövanş maçı istenmeyen şekilde sonuçlanabilir. Galatasaray'ın önünde çok kritik iki maç var. Bu kısa zamanda aynı oranda motivasyon sağlamak, üst düzey performans göstermek kolay bir iş değil. Rövanş maçında Rijkaard'a büyük iş düşüyor. Kontra atak futbolunda başarılı olan Atletico Madrid'e karşı çok akıllı bir taktikle çıkarması lazım takımı. Kendi evinde diye saldırarak oynaması beklenmedik sonuçlara yol açabilir. İspanya tecrübesi sayesinde Atletico Madrid'i çok daha yakından tanıması da bir artı onun açısından. İlk maçta umutsuzdum avantajlı bir skor aldı Galatasaray, totemi bozmak olmaz. Sıradaki iki maç olan Beşiktaş ve Atletico Madrid maçlarından umutsuzum ben. Şimdi mikrofonlarımız İnönü'de, yürü be Galatasaray!




Hiç yorum yok: