22 Haziran 2010

İnsanın İnanası Gelmiyor


Türkiye'de önce nefis süratiyle havada attığı çalımlarla gündeme geldi. Daha sonra attığı yumruklar ve darbe olmadığı halde suratını tutarak kendini yerden yere vurmalarla oturdu gündeme. O zamanda eleştirdim niye yaptığına anlam vermediğimi söyledim.

Bu sefer daha farklı çıktı karşımıza Keita, sırtında parçalı yoktu. Fildişi Sahili milli takımı formasıyla Kaka'yı attırdı maçın 87. dakikasında, hem de Brezilya 3-1 öndeyken. O saatten sonra takımın yarısına kırmızı kart göstertse ne olur orası apayrı bir konu. Bütün dünyanın takip ettiği bir turnuvada böyle futbol ahlakına aykırı hareketler yapmak, antipati toplamaya çabalamaktan başka bir şey değildir. Bunun profesyonellikle falan alakası yok. Profesyonellik bambaşka bir olaydır. Hagi çok güzel kart göstertirdi rakip futbolcuya. Çünkü Hagi profesyoneldi, kendisine faul yaptırtırdı. Fakat Keita'nın yaptığı ahlaksızlık kontenjanından değerlendirmeye giriyor ne yazık ki. Türkiye'de gönül verdiğim takımın formasını ıslatan birinin böyle yok yere kendini küçük düşürmesi çok utandırdı beni. Şu saatten sonra gelse tek başına kupalar kazansa, dünyaları baştan yaratsa, bir tarafına motor takıp havalansa boştur benim için. Çünkü samimiyetini kaybetmiştir gözümde. Bir Harry Kewell gelip taht kuruyorsa 2 senede çoğu kişinin gönlüne tamamen hissetirilen samimiyet kaynaklı bir durumdur. Aynı amaç uğruna yeşil çimler üzerinde karşılaştığı insanlara bunları yapan bir karaktere sahip biri yarın öbür gün yediği kaba neler yapmaz ki?

Hiç yorum yok: