24 Ağustos 2010

4-3-3 vs Galatasaray



Galatasaray'ın ısrarla 4-3-3 oynatıldığı söyleniyor. Rijkaard'ın rakibe göre önlem almadığı her maçta belirli bir sistem üzerinde ısrarcı olduğu konuşuluyor. Ama Galatasaray'ın oynadığı şeyin bir adı yok. Aslında oynadığı birşeyde yok. 4-3-3 denilen sistemde kanatlar vızır vızır işler. Takım atağa kalktığında orta sahaya kayar. Yeri geldiğinde bindirme yapar. Hakan Ünsal'ı Capone'u izleyen bu gözler ister istemez yadırgıyor Hakan Balta'yı Ali Turan'ı. 4-3-3 te bek açıklara yardım edip rahatlatmıyorsa kanatlardan tehlikeli olmak gibi bir beklentiye girmek sadece hayal olur.



Sistemde gozuken 3 orta saha var kagit üzerinde. Galatasaray'a bakıyorsunuz atak yeniyor sadece 4 lü defans hattı pozisyonun içerisinde. Atağa kalkılıyor ileride defansın arasında çırpınan tek bir forvet. Halbuki sistem gereği orta sahanın desteğiyle en az 5 kişi olması lazım aktif alanda. Dönen topların hepsi rakipte, ceza yayının yakınlarında kimseler yok. Kısaca orta saha tamamıyla yok piyasada. Var olan sadece kağıt üzerinde. Rijkaard defalarca uyarıyor yakın oynayın diye. Takım 50-60 metreye yayılıp duruyor. Çünkü koşup hem defansta hem ofansta bu mesafeyi kapatacak kapasitede adam yok Galatasaray orta sahasında. Pres desen o hiç yok. Orta saha ölünce ne oluyor beyin ölümü gerçekleşmiş hastaya dönüyor Galatasaray. Nefes alıyor, kalbi atıyor ama üretemiyor. Pino ile Cana'nın takıma montesi Galatasaray'ı yoğun bakımdan çıkarır mı bilinmez. Ama Mehmet Topal'ın yokluğunun büyük sıkıntı yaratacağını,o boşluğun kolay doldurulamayacağını transferin resmiyet kazandığı gün söylemiştim.



Eldeki kadroyla en iyi sonucu Lucescu alırdı zamanında. Gittiği takımlarda üst üste başarılı olmasının sebebi budur Lucescu'nun. Sistemi yoktur, rakibine göre elindekini şekillendirir ve sonuca ulaşır. Elindeki kadrodan maksimum seviyede yararlanmayı bilir. İşte Rijkaard'ın yanılgıya düştüğü nokta bu. Bir Lucescu mevcut kadroyla Türkiye'de şampiyonluğa oynayabilir. Fakat Rijkaard mevcut sistemine kadroyu oturtmaya uğraşıyor, kadroda o kapasite olmayınca da kağıt üzerinde planlananların sahaya yansımasında sıkıntılar doğuyor. Filmin sonu için ise iki alternatif gözüküyor. İlki bir iki takviyeyle aşının tuttuğu takımın toparlandığı mutlu son. Diğerinde ise bir Hollandalı bir bavul ve dış hatlar gidiş binası gözüküyor..

Hiç yorum yok: