28 Eylül 2010

Galatasaray-Fenerbahçe A2 Derbisi


Bugün biraz boş vaktim olunca böyle bir fırsatı kaçırmak istemedim. Daha önce de birkaç defa niyetlenmiştim A2 takımını izlemeye ama kısmet derbiyeymiş. Evde yattığım yerden keyifle ve heyecanla izledim maçı. Genç takımları, alt lig takımlarını, futbolun biraz daha amatör o halini izlemekten, takip etmekten gerçekten büyük zevk alıyorum. Arda ve Baros da sahada izleyenler arasındaydı bu arada bazı yöneticilerle birlikte. Onların dışında bazı başka oyuncular da uğradılar arada. Sanırım idman saatiydi ve Arda'yla Baros sakat olduğu için erken bitirdiler. Onları orada gençleri izlerken görmekten memnun oldum ben. Eminim gençler çok daha fazla sevinmiştir. Galatasaray maça şu 11 ve dizilişle başladı.
------------------------------------------------------------------------------------------------
Emirhan Ergün


Y. Onur Arıkan Ahmet Kesim Sinan Osmanoğlu Berk Neziroğulları

Cumhur Yılmaztürk (Kaptan) Emre Yüksektepe
(Musa Çağıran dk.68)

M. Caner Öztürk Emre Çolak Caner Öztel
(İbrahim Selen dk.56)

Anıl Dilaver
------------------------------------------------------------------------------------------------


Maça çok baskılı başladık. İlk 20 dakika özellikle oldukça istekli ve etkiliydik. Takımın genel yapısını, oynamak istedikleri oyunu beğendim diyebilirim. Bir kere takım fiziki açıdan çok iyi durumda bence. Oyuncuların fiziksel gelişimleri iyi yolda ve hemen hemen hepsi oynadıkları bölgenin gerektirdiği yapıya ve özelliklere sahipler. Oyunun genelinde her hattıyla hücumu düşünen, yerden, ayağa, hızlı oynamaya çalışan bir takım. Mutlaka ki oyundan koptukları, bekleneni uygulayamadıkları anlar oluyor fakat genel yapı ve düşünce doğru yolda. Emirhan topu eliyle hızlı bir şekilde beklere aktararak oyunu başlatmaya çalıştı. İkinci yarıda biraz fazla uzun top attı ama belki de kenardan öyle bir müdahale gelmiştir.

Sinan 1.95 veya daha da uzun boyuyla zaten havadan geçit vermiyor. İkili mücadelelerde de fiziğini çoğunlukla çok iyi kullandı. Ayrıca onun bu özelliği hücumda da çok iyi bir silah takım için. Duran toplarda çokça pozisyon buldu bugün. Belli ki idmanlarda onun üzerinden duran top çalışması yapıyorlar. Benim asıl değinmek istediğim konu ise Sinan'ın kendi fiziğinde bir stoperden bana göre çok üstün olan pas yeteneği ve soğukkanlılığı. Çok sakin ve bilinçli bir duruşu var sahada. Stoper mutlaka ki çoğunlukla defans oyuncularıyla paslaşır fakat Sinan ileriye de rahatlıkla aktarabiliyor topu. Yan paslarda ve ileri oynadığı anlarda bile neredeyse hiç pas hatası yapmadı. Ayrıca sağ ayağını kullanmasına rağmen birisi oldukça uzun olmak üzere sol ayağıyla attığı iki güzel pas da gözümden kaçmadı. İlk kez Skibbe döneminde hazırlık kampında izlediğim bu upuzun fakat cılız, hafif kambur çocuk her açıdan çok geliştirmiş kendini. Çok uzun sürmez uzun stoper kontenjanından A takımda yer bulur gibi geliyor bana. Gökhan abisinin yerine falan.


Bekler de sürekli aktif olarak oyunun içindeydi. Hatta biraz Balta-Sabri tadı vardı. Berk biraz daha defansif bir bekken, Onur daha çok bir açıktan devşirme arka kanat gibi. Maç boyunca durmadan bindirdi fakat son toplarda kesinlikle en az Sabri kadar kötüydü. Çok pas hatası yaptı ve ortalarının büyük çoğunluğu yerini bulmadı maalesef. İlginç bir özelliği de oldukça uzun taçlar atabilmesi. Spiker de Delap örneğini verdi zaten o taç kullanırken.

Kaptan Cumhur geriden topları ilk çıkaran adam. Sorumluluk almaktan çekinmemsiyle, mücadelesiyle, oyunu yönetme yetisiyle takımın en önemli isimlerinden birisi. A takımda geleceği olabilecek ilk oyunculardan. Yanında oynayan Emre Yüksektepe maçın kötülerindendi. Savunmada veya hücumda neredeyse hiç görünmedi. Çok pasif, etkisiz bir oyun oynadı. Musa yerine girdikten sonra bir anda oyunu değiştirdi. İlk defa izleme fırsatım oldu Musa'yı bugün. Umarım A takımda da yavaştan yer bulmaya başlar. Çok çabuk ve dikine oynuyor. Enerjisiyle tüm takımı ileri itiyor adeta. Girer girmez iki tane çok etkili kanat bindirmesi yaptı. İki tane de çok güzel uzun pası var. Daha önce okuduğum kadarıyla kendisi stoper oynarken mecburiyetten orta sahaya geçiş yapmak zorunda kalmış Altay'da. Oyunun hücum yönünde sıkıntısı olabileceğini düşünüyordum bu yüzden ama bendeki ilk izlenimi çok iyiydi.

İlerideki hücumcu üçlüye geçersek eğer; üçü de hızlı ve ileri gitmeyi seven oyuncular. Maç içinde ikili veya üçlü olarak yer değiştirdikleri de oldu. Mertan oldukça mücadeleci ve kuvvetli bir oyuncu. Caner çok kötü değil ama etkisizdi bugün. Emre Çolak ise takımdan ayrı bir oyun oynuyor gibi. Pozisyonu ve yetenekleri gereği çoğu topun ona gelmesi kaçınılmaz fakat o yetenekleri daha çok takım oyunu içerisinde, daha hızlı ve tehlikeli bir şekilde kullanmaya çalışması gerekiyor. Zaman zaman Arda'da da görüyoruz bunu. Ekseni etrafında birkaç tur atmalar, üç kişinin arasına dalmalar. Çoğu zaman takıma zarar veriyor. Kesinlikle çok yetenekli ve takım için çok önemli bir oyuncu. A takımda da onu ihtiyacımız olacağından belki de daha basit oynamayaı öğrenebilmesi onu çok daha önemli ve tehlikeli yapacaktır.


Anıl Dilaver de benim çok beğendiğim oyuncuların başında geliyor. İleride çok hareketli, kanatlara gelip, top alıp bindirme yapıyor. Topla iyi ilerliyor. Ceza sahasına bir anda hızla girip tehlike yaratabiliyor. İster istemez insan bu oyuncuları görünce gözünde A takım oyuncuları canlanıyor. Bir kıyaslama durumu oluşuyor. Anıl'ın tarzını da Baros'unkine benzettim biraz.

Maçın sonlarına doğru 10-15 dakika kala oyundan koptular biraz. Fener kalesine aşırı yüklendikleri dakikalarda kontra yemeye başladılar. İleriye çok kalabalık gidip gelmemeler falan oldu. A takımda da zaman zaman karşılaştığımız bir bağlantı problemi oluştu iki blok arasında. Maç boyunca o bütünlüğü koruyabilmeleri çok önemli. Golün gelmediği anlarda dahi. Sonuç olarak bugün gol çıkmadı maçtan ve iki takım 0-0 beraberlikle ayrıldı sahadan fakat ben yine de zevk aldım bugün. Sahada en çok dikkat çeken isimler Sinan, Cumhur, Musa, Çolak ve Dilaver'di. Yazıda da daha çok onlardan bahsettim zaten. Musa ve Çolak'ı zaten A takım oyuncusu olarak düşünebiliriz. Umarım en kısa zamanda daha fazla süre alırlar ve diğerleri de yavaştan takıma girmeye başlar.

Ayrıca son bahsetmek istediğim şey; zemin çok iyi durumda değildi. Arada seken paslar gördüm zeminden dolayı ve kale önleri çok kötü durumda. Yönetim biraz daha fazla özen göstermeli buraya bence çünkü bu takımın oynamak istediği oyun ve o çocukların her açıdan gelişimi için oynadıkları saha önemli bana kalırsa.

Not: Fotoğraflar galatasaray.org'dan alıntıdır.

Hiç yorum yok: